Yeni Başlangıçlar Mevsimi kitaplarını, Yeni Başlangıçlar Mevsimi sözleri ve alıntılarını, Yeni Başlangıçlar Mevsimi yazarlarını, Yeni Başlangıçlar Mevsimi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Önceki kitabın ana karakteri, aynı zamanda Blossom sokağındaki kitapçının sahibi olan Anne Marie ve Ellen ilişkisini severek okumuştum.
İleride tekrar görmek istediğim bu ikilinin, hemen sonraki 6.kitapta Lydia'nın kursuna yazılıp hikayelerinin kaldığı yerden devam etmesine çok sevindim.
Kursa yazılan diğer karakterlerin hayatlarını okumak da gayet keyifliydi.
Kitabın adında da anlaşılacağı üzere bunların dışında Lydia'nın hayatında da önemli olaylar oldu.
Her zaman olduğu gibi akıcı ve sürükleyici bir kitaptı.
1.kitap (
Yine harikaydı.#Debbie macomber'in kitaplarını okurken kendimi kitapdaki karakterlerle birlikte hissediyorum sanki onlarla arkadas aileymiş gibi.Yeni başlangıçlar mevsimide diger kitaplari gibi güzeldi cok severek okudum.
"Bu hayatı yaşamanın iki yolu vardır, " der Albert Einstein. "Ya bütün mucizeler sıradan bir şeymiş gibi yaşamak ya da bütün sıradan şeyler birer mucizeymiş gibi yaşamak." İşte Debbie Macomber "Blossom Sokağı" serisinde tam olarak ikinci seçenek üzerine yoğunlaşıyor. Bu seride karakterler sıradan şeyler birer mucizeymiş gibi yaşıyorlar ve okura da bunları geçirmeyi başarıyorlar. Gerçek hayatta elimizde sıradanlıktan başka bir şey olmadığı düşünüldüğünde, yapılacakların en mantıklısı tüm sıradan şeyler birer mucizeymiş gibi yaşamak değil mi zaten? Sonuç olarak Debbie Macomber'ın kalemi sihirli ve o kalem sıradan şeylerden mucizeler çıkarmayı çok iyi biliyor. Böylece okuru içtenlikle gülümsetip içtenlikle hüzünlendirmeyi de başarıyor.
Serinin devamı. Yanlız eger serinin başından takip etmediyseniz bazı yerlerde kendinizi kaptıramayabilirsiniz. Sahsen benim çok sevdigim bir seriydi bir yumak mutluluk serisi ama arada 2 kitap atlayıp bu kitabı okuyunca bir çok yerde eksikligini hissetim.
Fakat genel olarak
Debbie Macomber ın kitaplarını sade ama bir o kadar ilgi
Çekici olmasını seviyorum.
Küçük Mucizeler Dükkanı serisini çok seviyorum.
İsminin uyandırdığı his tam olarak kitaplara da yansıyor çünkü. İlk kitabından itibaren okuduğum diğer kitaplarıyla mucizeleri okumak, onlara tanık olmak, inanmak, umut etmek, sevmek, sevilmek gibi kavramların aslında nasıl da kolay olduğunu anlatıyor yazar bize. Sadece kolay değil ne kadar insani ama bir o kadar da ne kadar çaba gerektiğini gösteriyor. Ve bu kitabında da tekrardan Bir Yumak Mutluluk’un sahibi ve tabiki kitapların ana karakteri Lydia ile karşılaşmak, onun ailesini okumak ve en çokta onun bir çocuk evlat edinme istediğini okumak kitaba sarılmama sebep oldu. Tüm eski tanıdıklarla karşılamak sanki gerçekten de Blossom Sokağı’na uğramışım ve eski dostlarımla kucaklamışım hissi verdi bana.
Üstelik aramıza yeni katılan kişiler ve onların hikayeleri sonunda ise her şeyin tam tahmin ettiğim gibi güzelliklere bağlanması öyle iyi geldi ki ruhuma…
Bir kez daha iyi ki dedim, iyi ki bu yazar var. Bazen ruhunuz sizi yormayacak kitaplar okumak ister. Dinlenmek ister, umut etmek ister. İşte tam da bunların hepsi Macomber’ın kaleminde mevcut. Seri zaman zaman yeniden başlanıp okunacak kadar güzel. Üstelik zor zamanlarınızda size kucak açacak kadar da güzel. Lydia’nın hayatlarına Casey’i almaları ve gelecek kitaplarla olacak olan bir çok umudu bıraktı bana. Çok çok güzeldi gene. İçim ısındı.
‘Otuz sene boyunca mahkeme salonlarında insanların hayat örgülerine tanıklık ettim. Tıpkı toplumda olduğu gibi örgünün de ancak ne çok sık ne de çok geniş bağlarla birbirine bağlanabileceğini anladım.’
‘Hayatta tıpkı örgü örerken yaşadığımıza benzer zorluklarla karşılaştıkça kendimizi geliştiririz. Yeni bir ilmek atma tarzını, tekniğini öğrenmeye çalışırken harcadığımız enerji hem ellerimize hem de beynimize iyi gelir.’