Büyük bir vatansızlaştırma projesi olan fabrikalar, bankalar, medya kurumları, liman ve hava alanları, topraklar ve her değerimiz bir ticari "ürün" gibi satılıp ülkemizin tüm kamu ve özel varlıklarının yabancılara "anahtar teslimi" satıldığı ve ülkenin boşaltıldığı bu süreçte; Atillâ İlhanın başlatıp, onurlu Türk aydınlarının sürdürdüğü "Dip Dalgası", halkımızın bilincini alev alev sarıyor. Etnik kimlikleri öne çıkartarak, eyalet açıklamaları yapan 12 Eylül baskıcı rejiminin liderinin ayrılıkçı parti sözcüleriyle aynı çizgide buluşması, ülkemizi vatansızlaştırmaya çalışan küresel emperyalizmin işine yarıyor ve halkımızın vicdanını kanatıyor. Ülkemizin %97sini teşkil eden emekçilerini, dışa bağımlı sermayenin çıkarlarına karşı korumasız; devletsiz, örgütsüz bırakarak yalnızlaştırmaya çalışmak, ülkeyi bir sömürge yönetimine tutsak hale getirmek demektir. Küresel emperyalizm, etnik kimlikleri körükleyerek ve Türklüğü bir alt kimlik düzeyine indirgeyerek; Alevi ve Sünni mezhep ayrımcılığını kaşımakta ve BOPun eş başkanlığını yapanların teslimiyetçi siyasi iktidarının sürmesini istemektedir. Ancak ABD, yalnız ve desteksiz kaldığı Irakta sonun başladığını görüyor, dönüşün denklemini kurmaya çalışıyor ve ülkemizde döşemeye çalıştığı "vatansızlaştırma" tuzaklarının da halkımızın onurlu kavgası ile parçalanıp atılacağını ve gerçek demokrasinin kurulacağını biliyor.
