Yeniçağlar Anadolu'sunda İslam'ın Ayak İzleri

Ahmet Yaşar Ocak

Yeniçağlar Anadolu'sunda İslam'ın Ayak İzleri Posts

You can find Yeniçağlar Anadolu'sunda İslam'ın Ayak İzleri books, Yeniçağlar Anadolu'sunda İslam'ın Ayak İzleri quotes and quotes, Yeniçağlar Anadolu'sunda İslam'ın Ayak İzleri authors, Yeniçağlar Anadolu'sunda İslam'ın Ayak İzleri reviews and reviews on 1000Kitap.
İslam tarihinde Zındıklar
Zındık kelimesi İslam Orta çağında, İlk önceleri gizli Maniheistler için kullanılmakta iken zamanla böyle olsun olmasın, bütün Sünnilik harici kimselere de teşmil edilmiş ve sapkın (heretik) manasında genelleştirilmiştir. Zındık'ların Abbasiler devrinde, bilhassa halife Memun tarafından kurulan ve bir çeşit engizisyon müessesesi olan Mihne tarafından ağır cezalara çarptırıldıkları bilinmektedir.
Sayfa 252Kitabı okudu
Zındık kelimesi nedir?
Zındık kelimesi, Sasaniler devri Farsçasında kullanılan zendik sözünün Arapçalaşmışıdır. Zendik daha o devirde İran'da, zend'i tatbik eden, yani Zerdüşt'ün ünlü kitabı Avestayı değişik bir görüşle yorumlayan ve Zerdüştlük karşısında heteredoks bir zümre telakki edilen Maniheistlere denmekte olup giderek sapkın (heretik) manasına kullanılır olmuştur.
Sayfa 252Kitabı okudu
Reklam
Osmanlıda ateizm; Mûsirrîn
Ricaut asıl çarpıcı bilgileri, Mûsirrîn ( Muserins) adıyla zikrettiği zümre hakkında vermektedir ki aynı şekilde Osmanlı kaynaklarına yansıyan bir zümre de budur. " Sır gizleyenler" anlamına gelen bu kelimede kastedilen"sır" yazara bakılırsa, uluhiyet kavramını inkar etmek, yani ateizmdir
Sayfa 241Kitabı okudu
İstanbulda gizli Mesihciler ; Hubmesîhler
"Hubmesîhler" Hz İsa sempatizanları olduğunu, bunların bizzat sarayın içinden taraftarları bulunduğunu ve İstanbul'da da mensuplarına rastlandığını haber veriyor. Enderun Mektebi'ndeki devşirme gençler arasında yaygın hale geldiği istidlal edilebilmektedir. İstanbul'daki Hubmesîhler'in birbirlerini tanıyabilmek için özel bir beyaz sarık taşıdıklarını ve gizlice aralarında İncil okuduklarını da yazmaktadır.
Sayfa 240Kitabı okudu
Üstüvani Mehmet Efendi reisliğindeki Kadızadeliler'in bu güç ve kudretleri meşhur Çınar (Vakvak) Vakası'na (4 Mart 1656) kadar devam etti. Bu olayda kendilerinin pek çok işbirlikçisi ve hamisi katledildiği için epeyce hırpalandılar.
Sayfa 231Kitabı okudu
Selefi Kadızadelilerden inciler
Akli ilimlerin tahsili caiz değildir, Hızır hayatta olamaz; Ezan, mevlit, Kur'an vs'yi makamla okumak haramdır; sema ve deveran haramdır; Hz. Muhammed'in ebeveyni kafirdir; Firavun'un imanı makbul değildir; Muhyeddin-i Arabi kâfirdir; Yezide lanet vaciptir; Bütün bidatlar istisnasız haramdır; Kabir ve türbe ziyareti caiz değildir; cemaatle nafile ibadet yapılamaz vs.
Reklam
İslam tarihinde bitmeyen Selefiler!
İslam tarihinde zikre değer en eski ve en önemli dinde tasfiye hareketi hiç şüphe yok ki, günümüzdeki uzantıları dikkate alındığı takdirde, İbn Teymiye'nin (ö. 1328) Hanbeli mezhebi içinde başlattığı harekettir. 13.yuzyılda Ortadoğu İslam dünyanda Moğol istilasının sebep olduğu ve içtimai buhranın henüz silinmediği bir sırada beliren İbn Teymiye'nin başlattığı"Selefiye" hareketi, 16.yüzyılda Osmanlı imparatorluğunda Birgivi ekolünü; 17. Yüzyılda konumuz olan Kadızadeliler hareketini; 18 yüzyılda Vehhabilik hareketini doğurmuştur. 19.yüzyılın sonlarıyla 20.yüzyılın başlarında ise, Cemalettin-i Afgani (ö.1897) ve Muhammed Abduh (ö.1905) kanalıyla etkilerini nihayet ulaştırması bakımından İslam düşünce ve içtimai tarihinin en önemli olaylarından birini teşkil eder.
Sayfa 219Kitabı okudu
Osmanlı ve özgür! bilim
... medreseler, kanaatimizce Osmanlılarda genellikle bürokrasiye eleman yetiştiren kurumlara dönüşmüş, ulema da bürokrasinin bir parçası haline gelmiştir... Bu sebeple, hiç bir zaman Emevi ve Abbasî dönemlerinde bazı örneklerini gördüğümüz yönetimden bağımsız bir ilim ve düşünce ortamını Osmanlı düzeninde pek göremediğimizi söyleyebiliriz. Zaten, Osmanlı devleti gibi güçlü bir merkeziyetçi ideolojiye dayanan İnce hesaplanmış bir askeri bürokratik yapıda, merkezden ve devlet ideolojisinden bağımsız bir ilim ve düşünce ortamının yeşermesi o kadar kolay olmazdı.
Sayfa 149Kitabı okudu
Yazara göre Kızılbaşlık!
Rafizilik veya Kızılbaşlık, İslami ve mistik bir cila altında eski inançlarını koyu bir tutuculukla koruyan konargöçer halk kesimi içinde, kendisini vergiye bağlayıp yerleşik hayata geçirmeye zorlayan Osmanlı yönetimine karşı, bunalımı kullanmak suretiyle tahrik eden Şii propagandasınin etkisiyle oluşan yeni bir oluşumdur.
Sayfa 122Kitabı okudu
Şeyh Bedreddin ve Babailer İsyanı
Şeyh Bedreddin ve onunla bağlantılı Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal isyanları zaman zaman 1240'taki Babai isyaniyla aynı mahiyette görülmüştür... İdeolojilerindeki benzerliğe rağmen, daha detaylı bir analiz yapıldığında, birinin ideolojisi daha çok İslami cila altında İslam öncesi inançlarla karışık bir mehdicilik, diğerininki ise yine mehdici bir karaktere sahip bulunmakla beraber, İslam, Hristiyanlık ve Museviliğin birleşiminden doğan bir bağdaştırmacılık, telfik'tir.
Sayfa 118Kitabı okudu
50 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.