Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yeniçeriler Sözleri ve Alıntıları

Yeniçeriler sözleri ve alıntılarını, Yeniçeriler kitap alıntılarını, Yeniçeriler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Kanuni Sultan Süleyman'ın son Macar seferini yaparken bindiği atın gemi kırılmıştı. Yeniçeri neferi bu gemi geçici olarak tamir etti. Padişah da "Ocağa esnaf girmiş." diyerek Yeniçeri Ağası'nı azarladı ve gemi yapan neferi hemen emekli ettirerek Ocaktan çıkardı. "
Sayfa 17 - Yeniçerilerin askerlik dışında bir zanaatla uğraşması yasaktı. Bu yasağın çinenmesi Ocağa zarar verirdi.Kitabı okudu
Gülbank şöyle idi: "Allah, Allah, Allah, Allah. Baş üryan, sine püryan, kılıç kalkan. Bu meydanda nice başlar kesilir, hiç sorulmaz. Eyvallah, eyvallah. Kahrımız, kılıcımız düşmana ziyan. Kulluğumuz padişaha ayan. Üçler, yediler, kırklar, gülbaki Muhammedi, Nuri Nebi, Keremi Ali, pirimiz, sultanımız Hacı Bektaşi Veli demine, devranına hû diyelim hû!
Sayfa 11 - Gülbank:Eskiden yeniçerilerin ulufe aldıklarında hep bir ağızdan makamla söyledikleri dua ya da kimi dergâhlarda hep bir ağızdan ve makamla yapılan dua, söylenen ilahi ya da içilen ant.Kitabı okudu
Reklam
Yatalım ağa. Uyumak, uyanık durmaktan iyi. Çünkü bahtı kara olanlar yalnız uyurken gülerler!
"Her kim Ocağa yabancı sokmaya çalışırsa Allah'ın laneti üzerine olsun." (Yavuz Sultan Selim)
İkinci Mustafa’yı deviren de yeniçerilerdir, İstanbul’dan, Edirne’ye giderek orada bulunan Padişahı hapse atmışlardı ve Şeyhülislâm Feyzullah Efendi’yi parçalamışlardı. Bu olay üzerine tahta çıkan Üçüncü Sultan Ahmed de sonunda yine Ocağın zoruyla mahbese girdi.
"Ve birden Derviş Ömer bestesi diye meşhur olan şu varsağıyı terennüme girişti: Yola düşüp giden dilber Musa'm eğlendi gelmedi, Yoksa yolda yol mu şaştı, Musa'm eğlendi gelmedi."
Reklam
Yeniçeriler 1326 tarihinde kuruldu, en çok (1568) yılına kadar kıymetini muhafaza etti, ondan sonra zararlı bir unsur oldu. Bu iki tarih arasında Yeniçerilerin sayısı yirmi bini aşmamıştır. Fakat (1591) tarihinden sonra elli bini ve daha sonra yetmiş bini geçti. Halbuki savaşlarda dört beş eli silah tutan Yeniçeri bulunuyordu ve savaşlar Anadolu’dan, Rumeli’den gelen başı bozuklarla yapılıyordu.
Ocağa yabancı girmemesine bu kadar dikkat olunduğu gibi Yeniçerilerin yalnız askerlik işleriyle uğraşmasına ve aralarına herhangi bir sanat adamının sokulmamasına da çalışılırdı. Kanunî Süleyman’ın son Macar seferini yaparken bindiği atın gemi kırılmıştı. Yeniçeri neferi bu gemi geçici olarak tamir etti Padişah da “Ocağa esnaf girmiş” diyerek Yeniçeri ağasını azarladı ve gemi yapan neferi hemen emekli ettirerek Ocaktan çıkardı.
Fatih, orduyla İstanbul’dan ayrıklığı sırada ölmüştü ölümü de gizli tutulmuştu. Seferber durumda bulunan Yeniçeriler olayı duyunca yolu bıraktılar, zincirden boşanmış deliler gibi İstanbul’a döndüler, Sadrazam Nişancı Mehmed Paşa’nın konağını basıp kendisini öldürdüler, zengin evlerini yağma ettiler. Amasya’da bulunan Veliahd İstanbul’a gelince onu deniz ortasında karşıladılar, beraberinde getirdiği Hamzaoğlu Mustafa Paşa’yı geri çevirmezse kendisini İstanbul’a sokmayacaklarını söylediler. Çünkü o adamın Sadrazam olabilmesi ve Ocaklılar İstanbul’da yaptıkları yağmaların hesabını sormaya kalkışması muhtemeldi. Beyazıd, onların dileklerini yaptı, Mustafa Paşayı Üsküdar’a çevirdi. Fakat Yeniçeriler bu kadarla da kalmadılar. Saray kapısında bir daha durdurdular. Yapılan işlerden dolayı kimseye ilişilmeyeceğine dair söz aldılar, yani af olan ettirdiler ve üstelik bahşiş de kopardılar.
Âlimlerin yükselemediği kucaklarda cahillerin uzanıp yatması ceplerindeki altın yüzündendir. Güzellerin ayaklarını öpemedikleri mahlûklara çirkinlerin ayak öptürmeleri de gene altından aldıkları kuvvetledir.
Sayfa 203Kitabı okudu
Reklam
Yeniçeriler yine bu Padişah’ın ihtiyarlığında veraset meselesine müdahale ettiler. Bayezıd’ın kendine halef göstermek istediği Sultan Ahmet’le büyük şehzade Korkud’u Padişah tanımayacaklarım söyleyerek ayaklandılar. Küçük Şehzade Selim’in kumandası altında saraya hücum ederek padişahı feragate zorladılar ve Selimi (Yavuz) tahta çıkardılar.
"Söylemek ihtiyacı yüreğinde, söylememek kaygısı kafasında şahlanarak birbirine saldırır gibi olduğundan kelimeler boğazında düğümleniyordu, garip bir iç dalgalanması geçiriyordu."
"... Yeniçeri ağasından ulufelerini alırlardı. Bu sırada ağanın padişaha bir bardak şerbet sunması ve padişahın şerbet bardağını altınla doldurup iade etmesi gelenekti."
Macera, kadın ruhunu çelen ezeli cazibelerden biridir.
Sayfa 144Kitabı okudu
Yeniçerilerin bu hale gelmelerindeki etkenler şunlardır: 1 Acemi oğlanlarından, yeni devşirilip kışlalarda uzun süre eğitim görenlerden başkasının Ocağa girememesi hakkındaki kanunun bozulması. Bu noktaya ilkin çok değer verildi. Hatta Yavuz Selim’in Suriye ve Mısır üzerine açtığı seferlerde para sıkıntısı çekildiğinden bir tacire başvurularak altmış bin florin altını ödünç alınmıştı. Biraz sonra para ödenmek istendi, alacaklı adam çağırılarak altınlar önüne konuldu. Herif: “ben çok zenginim, paraya ihtiyacım yoktur. Eğer biricik oğlum Yeniçeri Ocağı’na alınırsa bu parayı bağışlarım,” dedi. Defterdar padişaha tezkere sunup bu dileği bildirdi ve Yavuzdan şu cevabı aldı: “Tez, Bezirgân’ın parasını verin. Bir dahi bana böyle mekruh teklifler yapmayın. Her kim Ocağa yabancı sokmaya çalışırsa Allah’ın laneti üzerine olsun.”
68 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.