Kitabın her sayfası tokat atıyor gibi. Psikolojik tahlilleriyle, paradokslarıyla, duygu tasvirleriyle muhteşem bir kitap. İnsanların derince bir psikolojik ve kişilik analizi işlenmektedir. Kitap, bize insan ve insanlık kavramlarına daha detaylı ve anlamaçlı bir bağlam sağlıyor. Kibir, kin ve çelişkilerle dolu insan ilişkileri, olduğu biçimde değil, olmadığı gibi davranan insanların debelendiği insanlık... Kitap, kendini gerçek dünyadan soyutlamış birinin topluma, toplumsala karşı oluşan güvensizliğine bağlı olarak iç çatışmasını, hem kendisine hem de insanlara olan kızgınlık, kırgınlık ve yalnızlığını anlatmış. Bu kişi, kendisi ve öteki arasında sıkışmış durumda.
Bazı zamanlar, bize de oluyor, kendi iç dünyamızda hapsoluruz. Bu kimi zaman topluma bağlı olarak (tahammül sınırının dayanılmazlığı karşısında), kimi zaman da ruh halimize bağlı gerçekleşen bir şey. Bir tür, uzun bir hayat uzantısı içinde, bir yaşama ve bir de kendimize savrulur dururuz. Buna karşın her zaman tam anlamıyla farkına varamadığımız ya da varmak istemeyip göz ardı ettiğimiz gerçeklerimiz söz konusu. Çelişki, belirsizlik ve karmaşalarla örtülmüş insan benliği, her an ötekiyle çatışmakta, ikisi arasında sıkışıp kalmıştır. İşte bir yeraltı insanı... Peki bizim yeraltımız bize neyi fısıldayıp neler yaptırıyor?
Kitap, akıcı ve sade bir anlatıma sahip. Okunmasını kesinlikle tavsiye ediyorum. İnsan, kendinde bilmediği çok şeyi keşfediyor..