Ağız bozulmuş, endazesi kaybolmuştur öfkenin. Değil mi ki
Kimse kuma istemez üstüne, ayranım ekşi demez kimse.
Sağa sola bakmak çok tehlikelidir üstelik
Kırk kişinin evinde kırk soytarıyla dans ederken
Müneccimlere gülümsemek gerekir sürekli
Haramilere, vakanüvislere
Şeref tribününde cakayla, çalımla oturan gözlemcilere.
Düdüğü kimin öttürdüğüne kulak kesilmek gerekir
Zeminin kayganlığına, kartın rengine...
Irmaktan geçerken at değiştirmek risklidir
Tarihi çalımlamaya yelcenmek, bir ayağı çukurdayken.
Hem aldırmamak gerekir elbette
Yanında dökülen gözyaşlarına, ellerini ısıranların acısına.
Eloğlunu kim düşünür facia devam ederken.
Yorganı başına dek çekenleri hiçbir öpücük uyandıramaz artık
Ve sayısız dayak yer, fincancı katırlarını ürküten.
iyilik yorar ve her güzel, incitir kendine bakanı öpülünce geçmez, gezegen bir yaradır aldanmak
sonunda ya karun'a yâr olur ya da samiri'ye halk
zorbayı zirveye koyar yerin dibine sokar musa'yı
daha da kötüsü ben asla bilemedim
neye yabancıydım ve kim için
ne kadar yerli...
hiçbir gün
sağ salim geçemedim kendi ülkemi.
o yüzden
ne çok çağırdım ah ne çok
annemi şiire, şiire annemi.