İnsan kendini, insanlar arasındaki bu onulmaz ayrılığın acınası verilerine sahip olmaya dayanamaz ölür, sanıyor. Oysa doğru değil bu. Dayanılıyor. Dayanılabiliyor. Kendince yapılabiliyor.
Size yazabileceğim mektuplar, zamanın karanlığında yanlışlıkla çakan birer ışık, günlerin yoğunluk ve hantallığında, karanlığın yeniden örttügü, ama yine de hep bir şeylerin kaldığı bir oyuk gibi görünüyor gözüme...
Hayatım dublajlı bir film; montajlı kötü, oyuncuları kötü, kötü kurulmuş; toptan bir hata. Ne cinayeti, ne polisi, ne de kurbanı olan, konusu bile olmayan bir polisiye.