1978’-de Kulüp 12'de seyredip TV’de Gülünüz Güldürünüz programında Türkiye'ye lanse ettiğim «Huysuz Virjin» yetişen en büyük şovmenlerden biridir. Yaşayan son zenne de odur.
Müjdat, yanımdan ayrılmayan bir çocuktu. Babası arkadaşımdı. Kabiliyetli, cin gibi, büyümüş de küçülmüştü sanki. Giyinmeme yardım eder, bir dediğimi iki etmez, bir şey söyleyeceğim diye ağzımın içine bakardı.
İşte o Müjdat, 27 yıl sonra da, en zor zamanlarımda yanımda olacak, jübilemi yapacak ve filmlerinde rol vermek için bazı prodüktörleri ikna edecek ve hiç değişmeyecekti. İşte koca sinemadan kalan, kötü günlerimin tek sadık dostu... Tek adam...
Orhan Boran
Aşklarından en ünlüsü Gönül Yazar'dı. Bir zamanlar dillere destandı. Ona bütün parasını harcıyor, en nadide mücevheratı alıyor, hatta araba dahi hediye ediyordu
Millet 10 liranın mücadelesini yaparken, bizim bayan artist takımı, 120 çift ayakkabısının ya da elbiselerinin önünde poz verip resim çektirmeyi bir büyüklük sayar. Aslında halkla alay etmektir yaptıkları, intikam almaktır
1951'de Yeşilçam'a akın eden binlerce meraklı gençten üç kişi, evet yalnızca üç kişiye talih gülecekti ilerdeki yıllarda: Suphi Kaner, Bumin Çitanak (Fikret Hakan) ve ben.
Taka Hayati yürürken, kendine hava vermek için sağ ayağmı solundan daha uzun atar, lodosa tutulmuş tekne gibi yalpa vura vura ilerlerdi. Bu yüzden «Taka» denmişti ona.