Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yetmişlik Bir Subayın Hatıraları

Rahmi Apak

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Biz mebusuz
İnegöl'e dönünce bana şöyle, zevkli bir hikaye anlattılar. Bölüğün erleri arasına dağılmış olan bu saylavlar, giyim, kuşam mükemmelliği, silah ve cephane bolluğu bakımından mehmetçiklerin dikkatini çektiğinden, muharebe esnasında mehmetçiklerden birisi, mebuslardan birisine: "Hemşeri siz kimsiniz, nerelisiniz, nereden geldiniz?" diye sormuş. Saylav arkadaşımız da: "Hemşeri biz gönüllü geldik, biz mebusuz" demiş. Bu sözden birşey anlamayan mehmetçik: "Ya, siz hangi mahpustan çıktınız?" diye tekrarlamış. Kırk yıldan, 1876'dan beri kullanılan bu mebus kelimesinin manasını halk öğrenememiş demek
Ayıcı Arifin sigara tiryakisi ayısı
Bir gün, öğle zamanı Pazarcık'ta dolaşırken ayıya yaklaştım. İçmekte olduğum sigaranın dumanını ayının bumuna üfledim. Ayı sigara dumanından kaçmadı. Burnunu dumana yaklaştırarak koklamaya ve bir rahavet homurtusu yapmaya başladı. Hayret ettim. Kırk yıllık tiryaki gibi sigara dumanından zevk alıyordu. Tekrar üfledim, tekrar zevklendi ve üçüncü defa üflerken ayı birdenbire yüzüme bir şamar attı, fakat atik davrandığımdan şamarı boşa gitti. Bu esnada, Arif Bey'in yaklaşmakta olduğunu görünce: "Kumandanım senin ayı sigara tiryakisi, sigara dumanından çok haz ediyor" dedim. Bu sözüm üzerine Arif Bey bir sigara yaktı ve ayıya yaklaştı. Ben, ne olur ne olmaz diyerek ayrıldım ve büroma gittim. Yarım saat sonra Arif Bey yüzü gözü sarılı olarak odama geldi: ''Hayrola kumandanım, geçmiş olsun, yüzünüze ne oldu?" deyince Arif bey küskün küskün: "Evet senin marifetin, hani ayı sigara dumanından haz ederdi? İkinci defa nefesi üflediğim zaman suratıma öyle bir şamar attı ki yüzümü gözümü yırttı" dedi.
Reklam
Fahreddin Paşa
Burada yazmaksızın geçemeyeceğim iki zattan bahsedeceğim. Birisi Şeyhülislam Hayri Efendi'dir. İngilizler, onu yoklamaya çıkmak mecburiyetinden istisna etmişlerdi. Diğeri ise Medine müdafaasında esir olan Fahri Paşa' dır. Yoklamaya çıkmayı reddetti. Kendisini zorla oraya götürmek isteyen İngiliz subayına da göğsünü açarak: "İtaat etmiyorum, geliniz, süngülerinizi batırınız" diye bağırdı. Bu kahraman General yoklamaya çıkarılamadı.
Bulgar ordusunun Dedeağaç katliamı
Bulgarların Dedeağaç'ta yapmış oldukları kıyım ve vahşet hakkında onlardan işittiklerimi bu kitapta yazmamak noksanlık olacak. Şehre ilk önce Bulgar komitacıları girmişler ve o gece Dedeağaç'ta yedi sekiz yüz erkek, kadın ve çocuk öldürmüşler. Dedeağaç'ta yalnız üç yüz hane kadar Türk vardı. Nüfusun dörtte üçü Rumdu. Rumlar zengin ve kültür bakımından ileri kimselerdi. Rum mahallesinde oturan Türkler ilk gece Bulgar komitacılarının taarruzuna uğramamışlar. Fakat ertesi sabah bazı Dedeağaçlı Ermeniler bu Türklerin de evlerini Bulgarlara göstermişler ve yağmacılık ettirmişlerdi.
Ferit Bey Tepesi
Rusların yediği dayaktan sonra bir hafta geçmedi, bütün cephemiz boyunca, üstün kuvvetlerle yeni bir saldırışa başladılar. Topçu kuvvetlerinin de arttığı görülüyordu. Bizim tümene de iki sahra bataryası eklenmişti. Bir de öküzle çekilir adi ateşli ve eski Rus harbinden kalma grup bataryamız vardı. Bu bataryanın Kumandanı da Bağdatlı Yüzbaşı Ferit idi. Yüzbaşı Ferit'in bataryası ileri mevzide yerleşmişti. Ruslar bu bataryanın yerini çabuk buldular. Çünkü batarya örtülü ve endirekt atış yapamıyordu. Topları meydanda idi. Seri ateşli iki Rus bataryası bu bataryamızı müthiş bir yok etme ateşi altına aldılar. Kahraman Ferit Bey bu kalkansız topların başından ayrılmadı ve ateş kesmedi. Halbuki bu kadarına da lüzum yoktu. Bir anda bir Rus güllesi Ferit Bey'in yanında bulunduğu topun ağzında patladı ve topun yedek cephaneleri tutuştu ve Ferit Bey kendi topunun başında alevler içinde yandı. Biz, o zaman, Bulanık gerisindeki bu sırtın adını Ferit Bey Tepesi koyduk ve kurway haritalarına da böylece işaret edilmesini Müdafaa Vekaletine yazdık.
Gayri medeni silah
Bizim tümen Klıt cephesinden alınarak aşağıdan yani güneyden gelen İngilizleri karşılamak üzere gönderildiği zaman, Küt karşısında kalan birliklerimiz, Bağdat'ta hükümet konağı önünde durmakta olan ve zannedersem 46 santimetre çapındaki, Sultan :V1urat zamanından kalma eski topu cepheye getirmişler. Bunun dört adet içi boş demir güllesi varmış. Bu yuvarlak gülleleri kara barut ve demir parçaları ile doldurarak ve bir de fitil takarak İngiliz siperlerine atmışlar. Müthiş gürültü yapmış. İngilizler Cenevre Antlaşması'na aykırı gayri medeni silah kullanıyormuşuz diye protesto etmişler. Bunu sonradan bir arkadaştan dinlemiştim
Reklam
Almanya'nın Türkiye'yi savaşa sokma hevesine dair
Almanlar, Müslüman Türkiye'nin İslam alemi Üzerindeki tesirinden maada Rusya'da yaşayan otuz kırk milyon Türk'ün maddi ve manevi yardımlarından dahi ümit beklediklerinden, Kuzey İrlanda ve Türkistan bölgelerinde Ruslara güçlük çıkaracak hareketlerin icrasına Türkiye'yi teşvik ediyorlar. Hem Panturanizm ve hem de Panislamizm hülyaları içinde yaşayan ittihatçılar ise böyle sergüzeştlere girmek için yanıp tutuşuyorlardı.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.