Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.15
Yıkılış
Graham GreeneYıkılış Yorumları ve İncelemeleri
Yıkılış yorumları ve incelemelerini, Yıkılış kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Yıkılış puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
7.910 üzerinden
yıkılış-graham grene
İnsanın en büyük savaşı kendi ile olanıdır hayatta bazen insan kendi ile çelişir bazen sevgi aşk merhamet insanı başka yönlere sürükler bu kitabın baş karakteri binbaşı scobie de böyle bir karakter inancını sorgulayan iç hesaplaşmalar geçiren bir karakter iki kadın arasında vicdanı ve inancını sorgulayan bir ezik tip
Kendini ait hissetmediği bir coğrafyada bir insan sevgi ile aşkı birbirinden nasıl ayırabilir insanı tutsak eden toplumsal ve inançsal düşünceler ile insan çelişebilirmi
Evet çelişebilir bazen en sağlam inançlar bile yıkılabilir dogru bildiğimiz kesin inançlarımız bile yıkılabilir tıpkı binbaşı scobie gibi
Son günlerde okuduğum en güzel kitaplardan biri oldu yıkılış sarsıcı düşündürücü bir kitap
Kitap belli ki Graham Greene’nin savaş sırasında ajan olarak çalıştığı bir dönemden esinlenip yazılmış. Zaten kitaptaki ajan olan Wilson karakteri de Greene’nin bir yansımasıydı bence. Ama Wilson’dan ziyade Scobie üzerinden gitti kitabın tamamına yakını. Açıkçası Scobie’nin de Greene’i yansıttığını düşünüyorum. Hatta onun çok daha büyük bir
352 syf.
8/10 puan verdi
Yazarın Britanya gizli servisinde görevli olduğu dönemlerin, İkinci Dünya Savaşı sırasında Büyük Britanya sömürgesinin çevrelediği kendi deneyimlerinden esinlenerek yazdığı, casusluk, aşk, zina ve ihanetin oluşturduğu bu kitap merhamet, ıstırap, din ve sorumluluk kavramlarıyla donatılmış. İlk başlarda biraz durağan gibi gözükse de, merak ettirmeyi ve kendini okutmayı başardı.
Özellikle aşk ve dini sorgulamaların oldukça yoğun olduğu ve beğenerek okuduğum bir eserdi.
Klasikler severlere tavsiyemdir.
İkinci dünya savaşı devam ederken Batı Afrika'daki bir İngiliz sömürgesinde geçiyor kitap.
Kitap güzel bir kitap ama bir yönden de sıkıcı geldi. Genel olarak kitapta bunalımlı bir hava hakimdi. Kitapta geçen şehrin boğucu iklimi de sanki kitaba yansımış gibiydi. Karakterlerde de sık sık buna atıfta bulunuyor ve her şeyin suçunu bu iklime atıyorlardı.
Baş karakter polis binbaşı Scobie herkesin saygı duyduğu ve çok dürüst bir adam olarak nitelendirdiği ama kendi içinde çok çekişmeler/çelişkiler yaşayan bir adam. Mutsuz bir evliliği olmasına rağmen, karısını sevmemesine rağmen hep karısının mutluluğunu kendisinkinden önde tutuyor, karısı üzülmesin diye çabalıyor hep. Fakat sonuç yine iki tarafın mutsuzluğu oluyor. Başkasını sevmeye başladığında yine kendi mutluluğu için değil, sevgilisi ve karısı için doğrusu nedir diye düşünüyor yine. Öte yandan işinde de dürüstlüğün gittikçe kaybediyor. Hem iş hem aşk hayatı darma duman olurken inancını da sorguluyor sürekli. Kendi kendine Tanrı'yla konuşuyor. Hayatındaki tüm bu karmaşanın içinden çıkmak ve biraz da kendini cezalandırmak için kendi ölümünü planlıyor ve intiharını normal bir ölüm gibi göstermeye çalışıyor.
İnanç ve inançsızlık arasında gidip gelirken aslında tek sevdiği varlığın ne eşi ne sevgilisi olduğunu anlıyoruz. Tüm kafa karışıklığına rağmen aslında sadece Tanrı'yı seviyor. En sonda yaptığını da biraz da bu yüzden yapıyor.
Büyük Britanya sömürgesi altında olan Sierra Leone'de Britanya Gizli Servis üyesinin deneyimlerinin anlattığı kitapta başlıca aşk, zina,casusluk, ihanet ve savaş konuları işlenmiş...
"Tam bir babil kulesi" benzetmesi yapilan Sierra Leone'de Batı hint adalılar, Afrikalılar, Hintliler,Suriyeliler,ingilizler,iskocyalilar,irlandalı papazlar, Fransız ve Alsace li papazların bulunduğu bir yerdi Sierra Leone..
Scobi kasabada polistir karısı Luise ile aralarında aşka dair birşey kalmadıysa da eşinini memnun etmek onu iyi yaşatmak için elinden geleni yapmak ister. Karısı bir süre oralardan uzaklaşmak ister ve bunun için tefeciden para almak zorunda bile kalır.
Karısı bir süre sonra kasabaya geri döner. Hem karısından hem de çiçeği burnunda sevgisinden ayrılmak istemeyen Scobie, iki tarafı da hayal kırıklığına uğratmak istememektedir. Ne yapması gerektiğini bilemez. Bir taraftan da Katolik olduğu için işlediği günahın altında ezilmektedir..
Daha önce yazarın #istanbultreni kitabını okumuştum bu kitabı biraz başlarda durağan olsada daha akıcıydı.
Mine Urgan'ın çevirisiyle Sevginin, sevgisizliğin, sadakatin, ihanetin, umudun, umutsuzluğun, dinin, dinsizliğin insana etkisini hatta bir insana neler yapabileceğini, yaptırabileceğini hissettiren bir eser okunmaya değer diyorum.Klasik sevenlere...