Meselenin Özü, okumaya başladığınız anda sizi çok normal bir olay örgüsünün içine çekiyor. Kitap herkesin yaşayabileceği çok olağan durumlarla ilerlemeye devam ediyor. Öyle ki arkadaşım kitabı nasıl bulduğumu sorduğunda “Olağan, sıkıcı, bitirmek için okuyorum” demiştim. Daha sonra bu olağanlık değişmedi, ama ben bu durumu çok sevdim. Çünkü yazarın sanırım tam olarak vermek istediği şey bu. Herkesin yaşayabileceği olayları sunmak ve bunları sorgulatmak.
Hayatımızda sık sık karşılaştığımız olaylar vardır, bazen sizi rahatsız eder; bazen de alışmış olursunuz. İşte yazar tam da bu yaşadıklarımıza uygun cümleler buluyor gibi. Öyle ki çok sıradan bir cümlenin üzerinde düşündüm, dakikalarca sadece o cümleyi düşündüm. Dedim ki “Evet, aslında ben de bunu demek istiyorum. Evet, hissiyatlarım bunlar” Şu ana kadar hiçbir kitapta böyle yoğun bir his hissetmemiştim.
Meselenin Özü, sıradanlığına hayran olabileceğiniz bir kitap. Eğer anlayarak okunursa anlamlı izler bırakabilecek satırlara bir kitap.