Abdülhamid devrinden Meşrutiyet’e Saray Hatıraları

Yıldız’da Neler Gördüm?

İsmail Müştak Mayakon

Quotes

See All
Bahsettiğim hadiselerin en ehemmiyetlisi Yıldız Sarayı'nda hüküm süren din anarşisine Sultan Hamid'in göz yummasıydı.Yıldız Sarayı din hissinin en zayıf ve serbest fikirlerinin en kalabalık olduğu yerlerden biriydi. Ramazan günleri elinde tesbih ve dilinden dua düşmeyen koyu mutaassıplarla, ağzından yemek lokması ve burnundan sigara dumanı eksik olmayan kızıl dinsizlerin birbirini hiç rahatsız etmeden diz dize oturabildikleri yegâne yer Yıldız Sarayı idi.
Sayfa 107Kitabı okudu
fabrikasyon
Recai Efendi'ye kalsa, seri halinde mal çıkaran fabrikalar gibi, o da Mülkiye mektebinden bir tipte, bir düşüncede yahut aynı düşüncesizlikte köleler yetiştirecekti.
Reklam
Sultan Hamid'in 23 Temmuz 1908 gecesi verdiği Kânun-ı Esasi iradesi milletin arzu ve ihtiyacından kaynaklanan bir zaruri karar değil, kendi saltanatı hırsından kaynaklanan hayati bir gereklilikti.
Sultan Hamid'in bir Turhan Paşa'sı vardı. Arnavutluk'ta doğmuş, Frenk terbiyesiyle büyümüş, Müslüman muhitinde hiçbir zaman bulunmamış olan bu Turhan Paşa'yı, Sultan Hamid sefaretlerde kullandıktan sonra bir ara Evkaf Nazırlığına tayine etmişti. Bu öyle tuhaf bir durumdu ki buna herkesten çok şaşan bizzat Turhan Paşa olmuştu. Turhan Paşa namaz kılmasını da bilmezdi. Halbuki Evkaf Nazırlarının Cuma namazlarını Padişahla birlikte kılmaları usulden idi. Aşağıdaki hikayeyi bizzat (Mabeyn Başkatibi) Tahsin Paşa'dan işittim: Bir Cuma günü Turhan Paşa namaz kılıyormuş. Seccadeye yatmışlar. Bir aralık Turhan Paşa başını secdeden kaldırarak yanındakine ''Monşer, bugün hava amma sıcak ha!'' demiş. Namaz içinde konuşmak, namazı bozduğunu o devirde bilmeyen bir Müslüman yoktu. Turhan Paşa bunu bilmiyordu. Hemen o gün vak'ayı Sultan Hamid'e jurnal etmişlerdi. Bu hareket hiç değilse bir uyarıyı gerektirirken Sultan Hamid buna kahkahalarla gülmüş ve Tahsin Paşa'ya yine kahkahalarla meseleyi anlatmıştı.
Sayfa 110 - KapıKitabı okudu
Bu Arap, Dârüssaade Ağası idi. Osmanlı tarihinde Dârüssaade Ağası denilen sınıfın mevkiini biliyordum. Hattâ bunlardan bazılarının devlet siyasetinde mühim roller oynadıklarını da okumuştum. Fakat ne de olsa yirmi-yirmi beş münevver insanın başında bu Afrika zencisini görmek sinirlerime dokunmuştu. Fellâh durduğu yerde âdeta uyukluyordu.
Sultan Hamid'in harem Dairesi'ndeki hayatı sırlarla dolu olduğu tamamen uydurmadır. Hele Sultan Hamid'in sabahtan akşama kadar kadınlarla meşgul olduğu rivayeti tamamen yanlıştır. Sultan Hamid ne resmi icraatına ne de hususi harekâtına kadın karıştırmayan nadir Osmanlı padişahlarından biriydi. Kadın, Sultan Hamid'in nazarında geçici bir zevk mevzuundan başka bir şey değildi. Kadın entrikalarının Osmanlı saraylarında oynadığı rolleri bildiği için kendi kadınlarına Harem Dairesi'nden Mâbeyn Dairesi'ne serbest geçmek hakkını bile vermemişti. Bunu söylemekten maksadım, Sultan Hamid'in hayatı kadınlar arasında ve esrarengiz bir tarzda geçtiğine dair olan rivayetleri çürütmektir.
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam
Birisini Hatırlatıyor ama...
Hattâ Sultan Hamid otuz altı seneyi geçen saltanatı zamanında hükümet mekanizmasına O kadar müdahale etmiş, bütün kuvveti Yıldız Sarayı'na aldıktan sonra idare işlerinin teferruatına varıncaya kadar her şeyle bizzat meşgul olmayı o derece ileri götürmüştü ki, bu devirde bile ilim sahasının herhangi bir koluyla meşgul olmak imkânı kendisi için kalmamıştı. Esasen bu sebeplerdir ki dâhilden ve hariçten her gün kendisine arzolunan yüzlerce ve yüzlerce meselelerin yalnız hulâsalarını okur ve iradeler bu hulâsalar üzerine çıkardı.
Sayfa 115Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.