Aynı acıları yaşamış her insan birbirinin yakını sayılırdı!..
.
.
"Bedeninden çıkmak için yalvaran gücü özgür bıraktığında sen de özgür kalırsın."
.
.
Onlar, yıldızların lanetine uğramış masum çocuklardı.. Tek suçları yılın ilk ayının 17'sinde doğmaktı.. O gün doğan farklı çocukların sabip oldukları doğa üstü yıkıcı güç, canlarına da kast eden lanetleri olmuştu. Tıpkı, Sirius İmparatorluğunun tek varisi, Prenses Victoria gibi... Lanetini fark ettiğinde henüz 5 yaşındaydı prenses.. Ve acılarla dolu günlerinin başlangıcı, göktaşlarının bileklerine bıraktığı morluklar da, kocaman iğnelerin damarlarında açtığı yaralar da tam bu günlerde başlamıştı.. Artık büyümüş, yaşadığı hayata alışmıştı... Ya da alıştığını sanmıştı. Taa ki, soğuk bir kafesin içinde gözlerini açtığı yaralı omzunun acısıyla dişlerini sıkmak zorunda kaldığı o güne kadar! .
.
.
Tıpkı kendisi gibi yıldızların lanetine uğramış, genç ve çocuklardan oluşan birlik, hayatının dönüm noktası olmuştu. Yeşil gözleriyle yüreğine işleyen William Scott, dostluklarını tüm hücrelerinde hissettiren birlik üyeleri ile lanetinin, aslında o kadar da kötü olmadığını fark edecekti.. Peki, bu süreçte, sarayda kendisi gibi hapsedilmiş pek çok çocuğa ne olacaktı... Ya, onlar için çok geç kaldıysa!.. Peki, bir taraf seçmesi için, ödeyeceği bedeller Victoria için, sonun başlangıcı mı olacaktı? Aradığımız cevaplar için ben serinin devam kitabını okumaya gidiyorum . Hepinize şimdiden keyifli okumalar diliyorum. Kitapla Kalın