Yoksulluk - Küreselleşmenin Öteki Yüzü

Fikret Şenses

Yoksulluk - Küreselleşmenin Öteki Yüzü Quotes

You can find Yoksulluk - Küreselleşmenin Öteki Yüzü quotes, Yoksulluk - Küreselleşmenin Öteki Yüzü book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
“Kadınların işgücüne katılma oranlarının düşük olması, görece düşük ücretli işlerde çalışmaları, işgücü piyasasında ayrımcılıkla karşı karşıya kalmaları gibi unsurlar, yoksulluk oranının görece yüksek olduğu reisleri kadın olan hanehalklarının sayısındaki önemli artışla birleşerek yoksulluğun feminize olma (kadınlaşma) eğilimini artırdı.”
Sayfa 142 - İletişim Yayınları, “Temel Yoksulluk Eğilimleri ve Yoksulluk Profili: Hanehalkı Özellikleri”, “Azam ve Redmon, 1993”
Bir çalışmada, Almanya'da, işssiz kalma, çocukların doğumu, evlenmeden çocuk sahibi olma ve boşanma, terk ve ölüm gibi nedenlerle tek ebeveyn kalma gibi olayların, özellikle devlet ve toplumsal yardımlaşma olanaklarının bulunmadığı veya bunların yetersiz olduğu durumlarda, yoksullukla yakından ilişkili olduğu sonucuna varılmıştır (Headey vd., 1994: 7)
Sayfa 158Kitabı okudu
Reklam
Ekonomi politikası düzleminde, birçok azgelişmiş ülkede olduğu gibi, Türkiye'de de toplumsal gündem, sanayileşme, yatırım, büyüme, teknolojik gelişme, istihdam, gelir dağılımı gibi temel konuları unutturmak istercesine, çok küçük bir kesim için olumlu sonuçlar doğurduğu kesin, ama büyük halk kitleleri için artan yoksulluğun ötesinde ne getirdiği belirsiz bir küreselleşme söylemi içinde kısa döneme kilitlenmiş görünüyor.
Bunun gibi, yoksullukla mücadele için yapılacak harcamaların yüksek oranda enflasyonun yaşandığı ülkelerde enflasyonu hızlandırararak ve büyüme hızını düşürerek yoksulları olumsuz yönde etkilemesi de dikkate alınması gereken olasılıklar arasındadır.
Artan uluslararası rekabet ve sanayisizleşme karşısında işgücü piyasalarının yeniden yapılanması, birçok ülkede istihdam olanaklarını daraltırken, başta niteliksiz işçiler olmak üzere çok sayıda işçinin işini kaybetmesine ve yarı zamanlı çalışma gibi değişik istihdam biçimlerinin artmasına yol açtı.
Sayfa 166Kitabı okudu
Mutlak yoksulluk kıstasları yeterli birer refah göstergesi değildir: Mutlak yoksulluk yaklaşımına yöneltilen bir diğer eleştiri, gelir ve tüketim harcamalarının yeterli birer refah/yoksulluk göstergesi olmadığına ilişkindir. Sözlüklerin yoksulluğu "az veya hiç serveti olmama durumu" olarak tanımlamalarına karşın, bu yaklaşım çerçevesinde yapılan yoksulluk araştırmaları çok büyük ölçüde gelir ve tüketim harcamaları üzerinde odaklanarak refah düzeyinin en temel belirleyicilerinden biri olan servet dağılımını ilgi alanlarının dışında bırakmaktadır (Friedmann, 1996: 163).
Reklam
Mutlak yoksulluk çizgisi belirlenirken, örneğin, hemen her aşamada, çeşitli değer hükümleri ve öznel değerlendirmeler ön plana çıkabilmekte ve bu da belirlenen çizginin etrafında tartışma yaratmakta ve gerçek düzeyinden düşük veya yüksek belirlendiği iddialarına yol açmaktadır. Yoksulluk çizgisinin salt gıda malları bazında belirlenmesinde karşılaşılan güçlükler gıda dışı malların da hesaba katılması durumunda daha da ağırlaşmaktadır (Alagh, 1992: 109). Bu nedenle, mutlak yoksulluk çizgisinin gerek tek bir ülke içinde ve gerekse uluslararası düzeyde, bir topluluktan bir diğerine mekansal kıyaslamaya elverişli bir temel oluşturmadığı söylenebilir.
Gelir ve tüketim verileri çoğu kez, kaynakların hanehalkı içinde hakça paylaşıldığı varsayımı altında hanehalkları düzeyinde toplanıp değerlendirilmektedir. Bu da, hanehalkı içinde ya herkesin yoksul olduğu veya hiçbir kimsenin yoksul olmadığı anlamına gelmektedir. Bu varsayım, oturulan konut ve onun kimi özellikleri açısından geçerli olsa da, gelir ve toplam tüketimin hanehalkı içindeki bölüşümünün, kadınların ve bazı ülkelerde de çocukların ve özellikle de kız çocuklarının aleyhine olabileceğini göz ardı etmektedir.
Büyüme sürecinde yoksulluğun azaltılması için küçük ve orta ölçekli işletmelere önem verilmesi, özellikle son otuz yılda sıkça dile getirilen bir öneri olmuştur. Emek-yoğun ve dolayısıyla istihdam yaratıcı kimi özellikleri, bu işletmelerin bu bağlamda önemli katkılarda bulunabileceğine işaret etse de (Islam, 1992: 1 16), bu katkı, bunların, Japonya ve Tayvan örneklerinde olduğu gibi, büyük ölçekli kuruluşlarla bütünleşerek, geriye ve ileriye bağlantılı üretim ağları oluşturabilmesine bağlıdır.
Neoliberal politikalar, kısa dönemde istikrar, orta ve uzun dönemde de yapısal uyum programları aracılığıyla üretim yapılarının dış ticarete konu olan mallara doğru yönlendirilmesini, özelleştirme yoluyla ekonomi içinde kamu kesiminin ağırlığının azaltılmasını ve kamu açıklarının azaltılmasını amaçladı. Bu amaçlar doğrultusunda da, uygulandıkları ülkelerde sağlık, eğitim ve konut gibi sosyal sektörlere ve altyapı hizmetlerine yapılan kamu cari ve yatırım harcamalarının ve çeşitli alanlarda uygulanan sübvansiyonların kısılmasına yol açtı.
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.