Yokyer, Neil Gaiman’den okuduğum ikinci kitap. Yazarın tarzını çok beğeniyorum. Zaten fantastik ve bilim-kurgu tarzları favorilerimdendir. Koralin’i bir solukta okumuştum; bu kitap da aynı akıcılıkta bir kitap ve kendini okutuyor. Bence kitap, karakter ve olay açısından oldukça zengin. Okudukça, bolca farklı kahramanla tanışıyorsunuz. Ben kitabı okurken bazen Doctor Who dizisini izliyormuşum hissine kapıldım. Eh, Neil Gaiman’ın Doctor Who’nun bazı bölümlerini yazdığını da biliyorum. Bir ara bütün karmaşayı Doctor gelip çözecek diye bekledim. :)
Kitap, iki farklı Londra’dan bahsediyor; yukarı Londra (bizim bildiğimiz Londra) ve aşağı Londra( fantastik olayların başkenti). Richard yukarı Londra’ya ait gayet sıradan bir insan ve hayatı rutinlerle kuşatılmış. Bir gün kız arkadaşı ile yemeğe giderken Richard, yaralı bir kız ile karşılaşıyor ve macera başlıyor. Çünkü bu yaralı kız aşağı Londra’nın hatırı sayılır leydilerinden Door’dur. İsminin de ele verdiği gibi Door bir kapı açıcıdır ve ailesini öldüren azılı katiller, Bay Croup ve Bay Vandamar, peşindedir. Richard, Door’a yardım ettikten sonra yukarı Londra’dan izi silinir ve artık aşağı Londra’ya ait olur. Ailesinin intikamını arayan Door ve eski hayatına geri dönmenin yollarını arayan Richard’ın yolları tekrar kesişir ve Marquis De Carabas ile Avcı’nın da yardımları ile aşağı Londra’da maceralar silsilesi yaşanmaya başlar. Serüvenin devamı ise kitabın satırları arasında sizleri bekliyor. Bu tarzı sevenlerden iseniz kaçırmayın. Keyifli okumalar dilerim.