Batı mahreçli ve seküler temele dayalı "küresel degerler"in etkin ve yoğun biçimde, "ortak aklın ürünü" olarak tüm insanlığa dayatılması, bu zihinsel sarsıntıyı teşevvüşe/ akli karışıklığa dönüştürüyor. Müslüman zihin, neyin hak neyin batıl, neyin doğru neyin yanlış, neyin hayrr neyin şerr, neyin iyi neyin kötü olduğunu ayırt etmekte zorlanıyor; tevhid çizgisinde ve vahyi sabitelerde sebat edemez hale geliyor. Aklın, imanı ve basiretin merkezi olan kalpler kayıyor kıbleler flulaşiyor, istikametler şaşıyor.