"Hayır, sandığından güç
ve karmaşık hepsi;
takındığımız tavır hiç de
önemli değil, çünkü
sonunda, bil, dilediklerine kavuşur,
ne kadar kararlı ve çevik olsak da,
bu kurşunlar, bu kargaşa, bu çamur."
"Şiirin içine edeyim,"
demişti Rimbaud ömrünün sonunda.
"Şiir önemli değil,"
der bir dizesi Eliot'ın.
Ve Larkin: ''Neden yazamıyorsun?
Sen de benim gibi
edebiyatın ne kadar önemsiz
olduğunu mu kavradın yoksa?"
"Yazmadan yaşayamam," diyor
karıştırdığım bir dergide
gözlüklü, şişman bir budala:
"Ya şiir ya ölüm."
Marketten getirdiğim torbaları
boşaltıyorum mutfakta.
Dışarıda tanıdık boz sincap
bahçeye gömüyor fındıklarını,
daha kaç ay yaşayacağını
merak etmeden hiç;
çiçekler saksılarında duruyor,
Kuzey Denizi'ne doğru
kayıyor yavaşça bulutlar.
Her şey tam, kararlı, dingin
ve ötesinde sözcüklerimizin.
“Şiirinin sıcak olmamasına dikkat et,
yalın ve acımasız bir buz
mızrağıymışçasına saplansın yüreğe
ya da bırak insin sonbaharın
ölümü hatırlatan serinliği gibi.”