Anlaşılan , onun gözünde , yemeği soğutmaktan , bekletmekten daha hor görülür , daha ahmakça , daha tiksindirici , daha yakışıksız bir şey yoktu ve aşağılık , zavallı biri olmanın bundan âlâ belirtisi olamazdı .
Ve konuşuyorlardı, biteviye konuşuyorlardı,
aynı şeyleri tekrar ede ede, evirip çevirerek, tekrardan evirip çevirerek, bir bu yönden, sonra öbür yönden, hep yoğurarak, aynı şeyleri yoğura yoğura, kendi hayatlarından elde ettikleri ("hayat" diyorlardı buna, ve bu konu onların alanıydı), bu kısır ve nankör konuyu parmakları arasında yuvarlaya yuvarlaya, yoğura yoğura, çekip uzatarak,
ve yuvarlaya yuvarlaya, ta ki "hayat", nihayet, parmakları arasında ufacık, şekilsiz bir şey, boz renkli küçük, yuvarlak bir top olmaktan ileri geçemesin.
Mutfaktan sızan basit ve yapışkan düşünce onu etkilemekteydi, biteviye tekrarlanan, hep olduğu yerde dönüp duran, daima yerinde sayarak, kısır bir döngede gibi hep aynı yerde dönen düşünce, başları dönmüş de bir türlü duramıyorlarmış gibi, mideleri bulanmış da kendilerini alamıyorlarmış gibi, tırnak kemirilir ya da deri soyulurken duyulan parça parça koparma arzusu gibi, kurdeşen olunca nasıl kaşınılırsa ya da uykumuz kaçtığında nasıl yatakta dönüp durursak, biteviye konuşuyorlardı, zevk duymak, acı duymak isteğiyle, kendilerini bitip tüketinceye, nefesleri kesilene kadar.