Doğanın ve tabiatın içerisinde yürümenin felsefesi, hayatını kırsala, ormanlara ve doğaya adamış H. D. Thoreau insanlığı tabiata teşvik ediyor, günün hatırı sayılır bir kısmını ormanlarda yürüyüş yaparak geçiriyor ve en önemlisi bu yürüyüşlerin zihinsel açıdan doğa ile eşgüdümlü olması gerektiğini savunuyor. Dikkatimi çeken şey yazara göre, Amerika için geçerli bir vahşi batı olgusu vardır ama bu olgu, ağaçların çeşitliliğinin avrupadaki popülasyondan daha çok olması, bataklıkların ve bitkilerinin güzelliği, havasının ve dağlarının temizliği ve soğukluğudur. Adeta Amerikaya aşıktır. Sürekli batıya doğru bir ilerleyişin olduğu fikrine sahiptir, batı yeni keşfedilmiştir ve bu suretle doğunun tarihi ve mitolojisinin yeni durağı batı olacak ve batı mitolojisi ve efsaneleri ortaya çıkacaktır. Bu bağlamda Kuzey Amerikayı doğasıyla beraber düşünmektedir. Kendisini ve fikrini doğayla bütünleştirmiş adeta onunla iç içe geçmiş bir kişilik olan H. D. Thoreau etrafı çitlerler çevrilmiş bir bahçenin uçsuz bucaksız ormanların yerini tutmayacağını insanların maddi kaygılar güderek doğadan uzaklaştığı veya tahrip ettiği kanaatindedir kısacası ona göre insanlar doğaya ve tabiata uzaktır.