Yürüyenler ve Sürünenler kitaplarını, Yürüyenler ve Sürünenler sözleri ve alıntılarını, Yürüyenler ve Sürünenler yazarlarını, Yürüyenler ve Sürünenler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Otuz yaşlarına bastığı 1898'de, Tarik gazetesinde Hüseyin Cahid'in (Yalçın) İslâm kültürü ve edebiyatı aleyhinde düşmanlıklarla dolu bir yazısı çıkar. Hüseyin Cahid şöyle der:
"Ne vakte kadar ötekinin, berikinin edebiyatını taklit edeceğiz? Acem taklitçiliğinden kurtulur kurtulmaz Arabistan çöllerinde keffaret mi çıkaracağız? Edebiyatımız artık Türk olsun, buna çalışalım. (...) Arab'ın şer'î güçlükleri ve zor hayalleri kendisine mübarek olsun. (...) Bizim kendi hayalimiz, yaratıcı gücümüz yok mu? Giydiğimiz pantolon nasıl Avrupa'dan gelmişse, eğer edebiyatımıza bir meşk gelecekse, mutlaka o da pantolonun geldiği yerden gelecektir."
(...) o devirde çıkan Malûmat dergisinde H. Cahid'e cevap verir:
"(...)Arabî İlimler, erbabına mübarek olsun, öyle mi?.. Size de 'Avrupalılaşmak' mübarek olsun diyeceğim amma 'mübarek' kelimesine acıdım"
Batı'nın iktisadî sömürüsü böyle bir müesseseyi büyük bir engel sayıyordu. (...) hakkın karşısındaki bâtıl güçler, hammadde kaynağı ve açık mamul madde pazarı durumuna getirilecek Müslümanların üzerinden bu "hilafet" denen manevi ve maddi otoriteyi kaldırıp atmak planlarına girişmişlerdi. Bu planın tatbiki de Müslümanların hâkim idarelerini bozmak, içten içe ayrılık ve nifak tohumlarını yeşertmek şeklinde olmuştur.
Dine ve onun yolundan gidenlere duyulan kin ve nefret, laik-kapitalist devlet teşkili başarıya ulaşmış olmasına rağmen hâlâ devam etmektedir. Bunun böyle olması da kurulan idarenin hâlâ kendinden emin olmadığının tescilidir.
Çalar saate aval aval baktığı çağlarda rasathane kulesini Endülüs'te yıkıp çan kulesine çeviren Avrupalının asırlarca kin depo ederek elde ettiği üstünlük karşısında aşağılık kompleksine ve fikir ezikliğine düşen Doğulunun Batılı ile en çok temas kuran sınıfı, redd-i mirasta bulunarak ilk önce şeklen, daha sonra ruhen emperyalist dünyanın kulu-kölesi olmuştur.
Her tür kitabın ortaya çıkması ve her çeşit fikrin tartışılması bu çağın özelliği sayıldığı hâlde, bu ve benzeri kitapların yazılması ve okunmasının istenmemesi, fikir ve düşüncede "yarı gelişmiş" ülkelerde "kültür bağnazlığı"nın hâlâ sürüp geldiğini göstermektedir.
Bu eser, İslam'a talip olup bu yolda her türlü maddî ve mânevî baskıya uğrayıp mazlum olarak bu âlemden göçenlere ve hâlen inancının çilesini çeken genç nesle ithaf olunur!
Sadık Albayrak