Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
Yüksek Puanlı Yusufçuk Yusuf Yorumları ve İncelemeleri
Yüksek Puanlı Yusufçuk Yusuf sözleri ve alıntılarını, yüksek puanlı Yusufçuk Yusuf kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
9.110 üzerinden
Bu romanında da Anadolu insanı çevre toplum üzerine birçok konuyu işlerken aslında altında yatan ve okuyucuyu düşündüren kendi düşüncelerini de görüyoruz. Bir yanda Beyler devlet işçiler ve aç gözler, bir yanda evrensel kavramlar vicdan demokrasi eşitlik. Bir yandan beylik dönemini, Derviş Bey karakteri üzerinden içselleştirip bir diğer taraftan tetikçi Yusuf'un gözüyle insan öldürmenin ağırlığını yaşıyorsunuz. Bir dönüşüm romanı, ezilenin gözünden ise var olma mücadelesi. Yaşar Kemal'in başyapıtlarından bir tanesi. Hayranlıkla okudum bu destansı romanı, keyifli okumalar.
youtu.be/KXaH7jeVSkA
Akçasaz; Çukurova’nın en büyük bataklığı, öyle bir bataklık ki ülkenin en verimli toprakları olmaya aday. Tüm Çukurova ağaları yağmalamak derdinde Akçasazı!
Akçasazın Ağaları; Çukurova’nın kuşaklar boyunca egemen olmuş Derebey ağaları ile yeni zamanların yeni zenginlerinden oluşan adına ağa denen, barbarlığı adam satmayı, öldürmeyi, yağmalamayı kendine hak gören, bununla birlikte devlet büyüklerinin de desteklediği güruh.
Yusufçuk Yusuf; sadece bir sembol; Akçasaz derebeyleri ve ağalarının çıkarları için kullandıkları gencecik, kula kul olmayı maharet sayan, ağaları için ölüp öldüren Ahmetcik Ahmetler, Mekmetçik Mehmetler ve nicesi...
Yaşar Kemal; Ne desek ne söylesek yetmez, çocukluğundaki Çukurova’yı bu kadar iyi gözlemleyip betimlemeyle yazabilmek onu bu ülkenin en değerli yazarı hatta belki de en büyük değeri yaptı.
Not; Seriye birinci kitaptan başlamak önemli ve okumayan birine ne desek abartı gelebilir.
İyi ki Yaşar Kemal... Şükran ve rahmetle.
Yüzyıllardır imparatorluklara, beyliklere, derebeylere göğüs germiş her bir karış toprağı kanla, emekle, alın teriylekarılmış kadim Anadolu ve Çukurova topraklarının efsanevi, acıklı, kahramanca öyküsü bu kitap. Kan davası güden iki feodal ağanın cumhuriyetin ilk yıllarında değişime dönüşüme kafa tutan tutumları, yeniliği kendince halkı sömürmek bir avuç toprağına göz dikmek olarak niteleyen hırslı kasaba kurnazlarının duruşları ve tüm bunlar arasında kullanılan öldürülen kana bulanan garibim Çukurova halkı..
Yaşar Kemal insanı, zengini, hükümeti ez cümle halka zulmedenleri acımadan korkusuz kalemiyle yerden yere vurup önümüze atıyor suskunluğumuzu, aslında suçumuzu, yüzyıllardır değişmeyen halkın makus talihini..
Akdeniz'de, çukurovaya çok çok yakın bir çoğrafyada 2021 yılında hala ağalar varken, hala insanlar açlıktan sefaletten, çaresizlikten kırılırken ben bu kitabı okurken sadece utanç hissettim...
Umut etmek hangi koşullarda mümkündür?
Bey takımındansan (derebeyi) o zaman mümkünü var. Ama köylü, yoksul, ırgatsan toprağın yoksa Umut etmeye de hakkın yok.
İnce Memed serisinden sonra okunması gereken bir seri olduğunu düşünüyorum Akçasaz'ın Ağaları serisinin. Üstüne hatta. Bende en azından şöyle hissettirdi İnce Memed serisindeki boş kalan yerleri tamamladı.
Yaşar Kemal Ağaların, beylerin konaklarının içerisine dahil ediyor bu seride. Onların evlerine girip, düşüncelerine, korkularına, endişelerine daha çok. Gidişatın sonuçları var bir tarafta, bir tarafta da yeni çökmeye başlayan sistem. Derebeylikler kanun, hak, hukuk, devlet gibi unsurların güçlenmesiyle kan kaybediyor. Burda da o çöküşe şahitlik ediyorsunuz. Adeta kapılıyorsunuz okurken.
Çukurova neler yaşamış ve kim bilir o zamanın Türkiye'sinde de ne Çukurova'lar da vardı. Akcasaz da ki ölümler kıyımlar sadece yoksulun fakirin ödemesi bedeli. Ne olursa bu. Hırsızlık, adam öldürme.. Ali karakterinin dediği gibi burda da, Ağalara bir şey olmaz, ama sen ben adam öldürmeye görelim, hemen keserler hesabını. Şimdi şu olayda ben kendi adıma diyemiyorum ki özgürlükler, eşitlikler vardı. Eşitlik, özgürlük kavram olarak vardı, geldi de. Ama derebeylerine uygulanmamış. Ee o zaman bu halk hem bunun için bu özgürlükler için savaştı, hem de savaştığı yerden mi aldı en büyük yarayı ve çaresizliği. En köylü yanımla sordum bu soruyu. Bu soruyu sormak zorunda hissettirdi Yusuf'un yaşadıkları..
Keyifliydi okuyun ilk fırsatta.
Okudum! İçtim! Özüm oldu! Gençliğimin korkaklığını, cesaretini, kararsızlığını tanıdım! Benim klasiğim!
Bu bir inceleme değil, saygıyla romanın ve Yaşar Kemal'in önünde eğilmek için!
Eline sağlık usta!
Bir roman değil, büyük bir destan.
Yaşar Kemal için en çok nobel alamayan yazar diye bir espri yapılır. İlk 1970’lerde nobele aday gösterilmiş, sonrasında da adı hep Nobel’le alınmıştır. Kimine göre sosyalist olduğu için, kimine göre de başka sebeplerle Nobel alamamıştır. Bana kalırsa Nobel alamayıp, Nobel’in ötesinde yazarlardan birisidir Yaşar Kemal. Diğerleri; Kafka, Çehov, Nabokov, Proust, Joyce vs.
Romana gelecek olursak, bir devrin bitişini, değişimi, değişime ayak uyduramayanın çöküşünü, bir yörenin yazgısını, bir yazgının acısını, insanın umudunu, beklentisini, yalnızlığını, ölümünü, feryadını, yaşayışını, sosyolojisini, paranın, gücün, hırsın yozlaştırdığı insanı, bir yörenin geleneklerini, göreneklerini, kibrin insanı nerelere yönelttiğini, acımasızlığı, haksızlığı, şiddeti dört bir yanıyla dolu dolu anlatan, tasarlayan, detaylandıran ve yaşatan, müthiş sosyolojik, psikolojik ve felsefi çözümlemeler içeren bir eser olmuş. Şiir gibi akıp gidiyor, ilk 50 sayfada nasıl bitecek bu derken, sonra bitmesin diye yavaş yavaş okumayı istettiriyor.
Hasılıkelam, Türk Edebiyatı için önemli bir başyapıt.
662 syf.
10/10 puan verdi
Ah Yaşar Kemal ben seni sevmeye nerden başlayayım? Hangi yönünü en çok seveyim? Sayfalarca yazdığın betimlemelerde bile olay heyecanını asla azaltmamandan mı? Bu betimlemelerle özlediğim sevdiğim şehir Adana’yı ordaymışım gibi bana yaşatmandan mı? Hangi karakteri anlatıyorsan olanca empatinle bizi de onu anlayacak seviyeye ulaştırmandan mı? En absürt olayları bile öyle olağan öyle doğal anlatmandan mı?
Ah Yaşar’ım Kemal ben seni sevmeye nerden başlayayım? Bizi bizden iyi tanımandan mı? Toplumdaki, düzendeki tüm çarpıklıkları küçücük yaşta görmenden mi? O yaşta bunu dile getirmenin en güzel yolunu bulmandan mı? Kaleminden bazen isyan, bazen sevgi, bazen çaresizlik akmasından mı? Dağın her iki yüzünü de görmenden mi? İki yüzünü de kabullenmenden mi? Yoksa Anadolu halkının tüm karmaşasını görüp görmekle kalmayıp olanca sadelikleriyle bize sunmandan mı başlayayım?
Her kitabında bu sebeplerin her biri ve niceleri için seveceğim seni. İyi ki geçtin bu topraklardan Yaşar’ımız Kemal.
Akçasazın Ağaları’na gelince bir toprak meselesi diyeceğim. Bu ülkede yaşayan, bu ülkeyi bilen herkes toprak meselesinin boyutlarını, toprak hırsının insana neler yapacağını ve yaptıracağını çok iyi bilir. Akçasazın Ağaları bir toprak meselesidir arkadaşlar.
İlk kitabı 'Demirciler Çarşısı Cinayeti' olan Akçasazın Ağaları serisinin ikinci kitabı. Bu kitap Yaşar Kemal'in tüm hünerlerini sergilediği, edebiyatımızın zirve eserlerinden birisi. İnsanların duygu dünyaları çok başarılı bir şekilde tasvir edilmiş. Özellikle ölüm korkusu üzerine felsefi derinlikte yazılmış kısımlar mevcut.
Muazzam bir edebiyat şaheseri
Yusufçuk Yusuf; insanın içini, toplumsal değişimi iç içe anlatan Türkçenin en güçlü romanı olabilir... En azından benim okuduklarım arasında kesinlikle en güçlü romanı.
Yusufçuk Yusuf'da birçok anlatı mevcut. Büyük efsanelerden, rüyalara insanın kahpeliğinden toprağın tozuna kadar...
Ancak onun bana göre başat özelliği bir değişim romanı
Bir devrin sona ermesi bir diğer devrin başlaması. Yeni eskiyi yerle bir ederek onun yerini alır. Yerini aldıktan sonra bütün yerleşik uygulamaları ile eski hiç olmamış gibi kendi varoluşunu ortaya koyar.
Akçsazın Ağaları ikilemesinin ikinci kitabı olan Yusufçuk Yusuf'ta Osmanlı devletinin son artıkları olan derebeyler ile cumhuriyet döneminin