Yüzyüze, derinden sarsan sonuyla büyük şaşkınlık yaratan Sarsıntı kitabının devamıdır. Güçlü bir kadının mücadelesini anlatır. Baş karakter Derin'in sorunlarıyla yüzleşmesi, yol alabilmesi ve iyileşmesi sürecini ele alır. Çocukluğunda çok ağır bir acıyla sınanmış olan Derin'in, çocukluğuyla - Eylül'le- barışması, el ele tutuşmasının bir yolculuğu niteliğindedir. Bu yolculukta yazar, sık sık hayata dair sorgulamalar yaptırır okura. Baş karakterin psikolog olması da bu sorgulamaların etkisini daha gerçekçi kılar. Büyük acılardan geçen, geçmişte yaşadıklarıyla ve aşkıyla sınanan Derin'in hikayesi okurken yürek yakıyor, iyimser bir sonla bitmesi ise karaktere ve okura bir rahatlama sağlıyor.
Okurken sık sık bazı cümlelerden sonra yazarın açıklamaya gitmeden okuyucuya düşünme payı bırakmasının daha iyi olacağını düşündüm. Bir de yazar çoğunlukla ana karakterin duygularına yoğunlaşmamızı amaçlamış olabilir fakat Doruk karakterinin daha çok yönlü ve daha detaylı ele alınmasını bekledim çünkü kitabın sonu dışında benzer cümlelerle aynı roldeymiş gibi bir izlenim verdi.
Sonuç olarak, ne yazık ki olmasa, yaşanmasa dediğimiz, ağır bir çocukluk travmasını büyük bir hassasiyetle ele alıyor yazar ve kadının gücünü güzel bir şekilde ortaya koyuyor. Arda Erel hep yazmalı, biz de okumalıyız çünkü bir yerden bir cümleyle, bir kelimeyle hayatımıza her türlü bir etki bırakmayı başarıyor.