"-Arkadaşlar! Kavgaya gidiyoruz. Namus ve vazifenin bizden istediği en yukarı işi yapmaya gidiyoruz. Ölüme ve öldürmeye gidiyoruz!
Bu işi yaparken içimizden şehit olacak arkadaşları hürmetle anacak, kahramanca dövüşerek hasbelkader sağ kalacak arkadaşları yüreğime basacağım."
Gencecik, tutkulu, azimli, tuttuğunu koparan, cevval bir Türk çocuğu olan Selahattin'in Çanakkale'den Bağdat'a, Musul'dan Bakü'ye vatanın başka yerlerinde yaşadıklarını birinci ağızdan okuyoruz. Dönemin koşulları, vatan sevgisi, görev bilinci, yokluklar, savaş ve kayıplarla İmparatorluğun son günlerinin yalın ve bir o kadar etkileyici öyküsü.