Rus yazar, hatta Rus edebiyatının kurucusu olarak kabul edilen Aleksandr Puşkin’in 1773 yılında yazdığı son düzyazı eseridir “Yüzbaşının Kızı”.
Kitapta, babasının isteği üzerine asker olan ve bu konuda herhangi bir eğitimi olmayıp sınırlardaki isyanları bastırmak üzere görev alan Pyotr Andreyiç’in hikayesini okuruz. Kitap boyunca Andreyiç’in ülkesi ve aşkı arasındaki ikilemi de okuruz.
Andreyiç, aşkı Marya’ya öyle bir kapılır ve sever ki onun yaşadığı bu aşkın saflığı ve temizliği Puşkin’in hayatını da dolaylı yoldan etkilemiştir. Kitabın önsözünü kaleme alan Kemal Varol şöyle der, “Bazı yazarlar yapıtlarında kendi ölümlerini de çağırır. (…) Puşkin’in roman kahramanı Pyotr Andreyiç aşkı uğruna ölümü göze alırken yazarın kendisi de gerçek yaşamda aynı eylemi göze alır. Hem de genç kahramanın yaşadığına benzer bir aşk uğruna, bir düelloda yitirir yaşamını. Geriye iki hazin aşk hikayesi kalır. Hem hayatta hem edebiyatta.”
Kitabın bölüm başlarında bulunan atasözleri, halk türküleri gibi küçük alıntılar o bölümlerin ne olduğuna yönelik okuyucuya bilgi de veriyor. Betimleme konusunda güçlü olan “Yüzbaşının Kızı”nda Puşkin hem dönemin Çarlık Rusyası’nı hem de toplumsal düzeni okuyucuya gösterir.
Ben kitabın Doğan Kitap’tan çıkan baskısını okudum. Kemal Varol’un önsözü ile hazırlanan kitabın çevirisini ise Günay Çetao Kızılırmak yapmıştır.