Merhaba değerli dostlarımız,
Yeni bir sayı ve yeni bir mevsime ulaştık, Rabbimize hamd ediyoruz.
Özellikle son ay içinde zorlu günler yaşadık. Devam eden salgınla beraber, sel ve yangınlarla biz de yandık. İnsanın en çok teselliye ihtiyaç duyduğu zamanlar musibet zamanları. Gerekli tedbirleri almanın yanında, Rahmet-i İlahîye iltica etmenin, dua ve istiğfarın da vaktidir. Şu fani dünyada, ahiret yolcusu olan insanı, manevi teselliden daha iyi ne teselli eder ki...
...
İnsan yaşadıklarına anlam vermek istiyor. Peygamberimiz asm “Gerçek hayat, ahiret hayatıdır” buyuruyor. Dünya hayatı, ahirete hazırlık olduğu gibi, dünyanın hadiseleri de ahireti hatırlatıyor, ahirete yönlendiriyor.
Hızla uçuruma koşan fakat bunun farkında olmayan birisini durdurmak, önüne engeller çıkarmak ona anlamsız ve kötü görünse de onu kurtarmak için anlamlıdır.
Her ne sebeple olursa olsun, yaşanan olumsuzluklar, Asr Suresinin ifadesiyle “hüsranda/kayıpta olan insana” kendini kurtaracak kararlar alma fırsatı verebilir.
Bediüzzaman hazretleri, her şeyin iki sebebi vardır der; bir zahirî, diğeri hakiki sebep. Sadece görünürdeki sebeplere bakmak çoğu defa olayları anlamaya yetmez. Hayatı anlamak için gerçek sebebileri görebilmek lazımdır; bunun için de iman nazarıyla, her şeyin yaratanı ve sahibi olarak Allah’ın iradesi açısından, ahiret hayatı yönünden bakmak lazım.
İman bizi, Allah’ın insanlara sözü olan Kur’an’ın nuruna komşu ediyor; hayat yolunu, karanlıklar içinde değil, Kur’an güneşinin altında yürüme avantajı veriyor. Dünyayı kesben değil kalben terketmek gerektiğini, dünyayı ahiretin tarlası bilip öylece çalışmak gerektiğini ve insan için neye ne kadar çalışıyorsa, eline ancak onun geçeceğini ders veriyor...
Rabbimiz de, “Belki de sizin hoşlanmadığınız şey, hakkınızda hayırlı olur; hoşlandığınız şey ise sizin için bir şer olur. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” buyuruyor.
Dünya açısından bakınca kayıp görünen pek çok şeyin, ahiret açısından bakılınca kazanç olduğu görmüyor muyuz zaten?..
Ayrıca sadece namaz, oruç gibi ibadetlerle değil, başa gelen hastalık ve musibetlerin de ahiret kazancına vesile olduğunu öğreniyoruz.
Demem o ki, iman nazarıyla bakalım, imanlı akılla düşünüp hayatımızı, duygularımızı şekillendirelim, zorluklara sabredip, nimetlere şükredelim.
Dünyanın hali görüyoruz ki böyle... Çalkantıları bitmiyor, burada cenneti boşuna aramak yerine, burada cennete götürecek işleri arayalım. Rabbimizin lütfu, Elçisinin rehberliğinde sahil-i selamete ulaşalım.
...
Eylül sayımızın hazırlığında emeği ve katkısı olan tüm yazarlarımıza, okuyucularımıza teşekkür ediyoruz...
...
Gayret çalışmak, sefer bizim; zafer Allah’ın...
