Zaman Çarkı kitaplarını, Zaman Çarkı sözleri ve alıntılarını, Zaman Çarkı yazarlarını, Zaman Çarkı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aptallar bile erkeklerle kadınların zaman zaman farklı düşündüklerini bilir, ama en büyük fark şudur: Erkekler unutur, ama asla affetmez; kadınlar affeder, ama asla unutmaz.
Yazarın üç kitabı var, üçü de filmlere dahil olan konulardan oluşuyor. Bu kitapta da sürekli yaşayan ve yaşlanmayan Elise karakteri anlatılıyor. 1683 ve günümüz 1980 olarak iki bölüm art arda ilerliyor. Aslında aşina olduğumuz bir konu ama akıcı ilerliyor. Bir doktorun insanlık için yaptığı fedakarlık en güzel kısmıydı ama eşcinsel aşkları sevmediğim için genel olarak itici geldi.
Zaman ÇarkıKen Grimwood · Koridor Yayıncılık · 20121,518 okunma
Aptallar bile erkeklerle kadınların zaman zaman farklı düşündüklerini bilir, ama en büyük fark şudur: Erkekler unutur, ama asla affetmez; kadınlar affeder, ama asla unutmaz.
Umut gerçekleri reddetmektir. Umut, yük beygirinin önünde sallanıp, atın ona ulaşmak için nafile çabayla sürekli yürümesini sağlayan havuçtan başka bir şey değil.
İsminden ötürü zaman yolcuğu, zamanlar arasında seyahati sağlayan bir makine gibi bir şeylerden bahsettiğini düşünerek aldım kitabı.
Anlatım tarzı sıkmıyor.
Farklı tarihlerde farklı şahıslar arasında gerçekleşen olaylar dizisini okuyorsunuz.
Bir süre sonra tarih birleşiyor. Orada anlıyorsunuz ki o hikayelerdeki baş karakter aynı ;)
Kitabın konusu ölümsüzlük arkadaşlar.
Bu durumun mümkün olması halinde Dünyanın başına gelecek kaoslara değinilmiş.
Heyecan verici bir hikaye yok. Çok ta ahım şahım bir son yok. Kitabın birkaç hastalıkla ilgili, tarihi olaylarla alakalı verdiği bilgilerden başka faydalanacağınız bir yanı yok.
Yazarın "Sil Baştan" kitabı çok güzelmiş. Alırsam belki okurum, baya övülmüş.
"Zaman Çarkı"nı Okumazsanız hiçbir şey kaybetmezsiniz. Kitapla kalın..
Zaman ÇarkıKen Grimwood · Koridor Yayıncılık · 20121,518 okunma
"Yıllar yılları kovaladıkça, hastalıkları, savaşları izleyince sadece birkaç sıra dışı insanın varlığının önemli olduğunu geri kalan binlerin ise olsalar ne olur olmasalar ne olur sınıfına girdiğini fark etmeye başlıyorsun."
"Artık herkesin derdi bambaşkaydı. Daha iyi bir iş nasıl bulabilirim, nasıl terfi edebilirim, nasıl daha fazla para kazanabilirim, nasıl daha uzun yaşayabilirim?"
"Nesin sen? Tanrı aşkına, Christine, nesin sen?" Onu kavrayan siyah kollar palayla göbeğinden çenesine ka- dar yarıyorlar. Eğilen şekerkamışları üzerine fışkıran kanı...
Gemi harika bir adaya doğru yol alırken, her dakika sahile biraz daha yaklaşıyor ama bitürlü ulaşamıyorsun. Ve her seferinde sulara bakıp neredeyse geldik diye bağırdığın her anda sevdiğin birinin dalgalar arasında yitip gittiğini görüyorsun. Söylesene Patrick coşku böylesine bir yaşamın neresinde olabilir..? Nihai yalnızlık denilen şeyi hayal eedebiliyor musun...?