İlkim ve Sadri hayatın önlerine çıkardığı olumsuzluklarla yenilmek üzereyken karşılarına çıkan yeryüzü melekleri sayesinde tutundukları dönüm noktasından yeni bir başlangıca adım atıyorlar. Aşk tesadüfleri sever sözünün tam da yakıştığı bir roman. Pamuk ipliğine bağlı bir yaşamdan geleceğe adım adım umutla bakmanın bir hikayesi.
Duvar delinmiş İklim dışarı çıkmıştı. Beylerbeyi'nde bir sahil yürüyüşünde denizin içinde simsiyah bir karabatak yüzüyordu. Onu izledi. Sürekli dalıyor balık tutamadan su yüzüne çıkıyordu. Bunu defalarca tekrarlıyor yine balık tutamıyordu. Gözleri yeşil cam parçası gibi parlayan karabatak dalmaktan hiç vazgeçmiyordu. İklim , kendine fısıldaşmaya başladı.
- "Demek ki hiç vazgeçmemek gerekiyor.
Sürüler halinde yunuslar görünüyordu. Denizden hiç vazgeçmiyorlardı. Sonbahardı koca çınar ağacı yaprakları düştü diye dimdik durmaktan vazgeçmiyordu. Yolda engelli adam gördü. Yerde sürünüyordu ama ilerlemekten vazgeçmiyordu. Gökyüzünde yabani kazlar göç ediyordu. Uçmaktan vazgeçen yoktu. Dev bir şehirdi, insanın hoyratlığına rağmen İstanbul, İstanbul olmaktan vazgeçmiyordu. O halde kendisi de vazgeçmemeliydi."