Aydınlık ancak karanlık var olursa, var olabilir.
O zaman neden karanlıktan nefret edelim?
Karanlık olmadan aydınlık olmaz, bu nedenle aydınlığı sevip karanlıktan nefret edenler, bir ikilem içindedir; ne yaptıklarını bilmiyorlardır.
Yaşam çok büyük bir enerji olayıdır.
Ne kadar enerjin olduğunun farkında değilsin.
Atomların ne kadar enerjileri olduğunun farkında olduklarını mı sanıyorsun?
Göze görünmeyen tek bir atom, eğer patlarsa, Hiroşima ve Nagazaki kadar bir şehri yok edebilir. Dakikalar içinde her şey yanar.
Eğer maddenin bir atomunun bu kadar enerjisi varsa, bir düşün — bilincin çok daha yüksek enerjisi olmalı.
Senin varlığın evrenlerce enerji taşıyor olmalı; ancak bu enerji uykuda, ama farkında değilsin.
Farkında olanlar onların tanımlamaları için bir işaret verir.
Ama endişelenme; bu enerji yaratıcıdır, yok edici değil.
Güven evet’tir.
Varoluşunun bizim annemiz olduğunu, doğanın kaynağımız olduğunu bildiğimize göre, o bize karşı olamaz, o bize hasım olamaz. Bunu görünce, bunu anlayınca, güven ortaya çıkar.
Bir şüphe diğerini yaratır; o şüphe bir başkasını yaratır. Aynısı güvende de olur — bir güven diğerini yaratır, diğer güven bir başka güveni… Sonra bir zincir oluşur.
Başlangıçta her zaman tereddüt vardır. Hiç kimse tüm bir kalple başlayamaz, çünkü o zaman gerek kalmaz.
İnsan şüpheyle başlamalı, ama şüpheye çok önem verme — güvene önem ver. Sonra enerji güven’e doğru hareket eder ve güven bir zincir oluşturur. Çok geçmeden, şüphe enerjisi güven enerjisi tarafından emilir.
Bir kere şüpheyi beslediğinde o kanserli bir büyümeye döner — sonra o kendi kendini sürdürür, ona yardım etmenin hiçbir anlamı yoktur.
Onun kanserli bir büyümesi vardır, o devam eder ve büyür.
Aynı şey güvenle de olur.