Dönüşün dönüşü olmaz olur mu, Bengidönüş'ün içhalkaların da dönüp duran bir dizi sonsuz daha merkezine almıştır hayatı- mızı, gelir, gider, gene gideriz, yollarımız kendi gölgelerini keser, Yol'umuz uzar gider ama bir yere gitmez sonuçta: Buraya gelmişiz biz, gideceğimiz başka bir diyar yok, nereye sapsak karşıdan gele- cek ve bizi karşılamaya duracak olan bizim dışımızda birisi değil -Zaman, zamanlar da öyle, ne kadar ölçsek saysak bir, güneş do- ğar ve batar, ay ufuktan çıkar ve karşı ufuktan kaybolur, "her şey geçer, ben kalırım" diye avunan şair akışı değiştirebilseydi, dibine yeretmiş sızı da geçerdi, oysa kalır, kalır ve onu taşır - berrak gece bütün ışıldaklarıyla donattı kendini, üstündeki bulutları dağıttı ve yıldız haritasını açtı; yarın ışıklı bir gün olacakmış, dönüş günü geldi çattı bir kez daha, geceden sabaha geçerken gövdemi ve zihni- mi dinleyeceğim: O ses ötelerden geliyor, biliyorum, eski ve yenik bir ses, 'çoğu gitti azı kaldı' diyor, duyuyorum, her durumda çoğu gitmiş olmalı, ben buradan, başka yerlerden geçerken azı kaldı, oysa içim doluluğuyla dopdolu, yüküm ağır, nereye giderse gitsin,
dilerse durduğum yerde durmama yol açsın, ben yarın gidiyorum. Defter kapanıyor: Başımı kaldırıyorum, kim inanır bilmem: Kesif bir sis kaplıyor penceremden gördüğüm geniş ufku - uzakta siren sesi.