Zor İnsanlarla İletişim Kurma Sanatı

Erkan Sarıyıldız

About Zor İnsanlarla İletişim Kurma Sanatı

Zor İnsanlarla İletişim Kurma Sanatı subject, statistics, prices and more here.

About

Sözlü iletişim bir sanattır. Dolayısıyla her konuşanın da bir sanatçı titizliğine ve özenine sahip olması gerekmez mi? İş hayatından sosyal ilişkilere, arkadaşlıklardan evliliklere kadar oldukça geniş bir alanda yaşanan çatışmaların çoğunlukla iletişimsizlikten kaynaklandığını düşünürsek, iletişim becerisinin özellikle günümüzde ne kadar değerli ve gerekli olduğuna hak veririz. Bakınız ortalık karmakarışık... Yaşamlar anlamsız yere sorunlarla dolu... Her ilişki krizlere gebe... İnsanlar birbirlerini görmüyorlar, görseler bile dinlemiyorlar, dinleseler de anlamıyorlar. Güya iletişim çağındayız. Yüksek teknoloji ürünü araçlar da her an elimizin altında. Fazlasıyla “iletişim” konuşulan bir çağda bunca iletişimsizliğin yaşanıyor olması da ayrı bir ironi sayılmaz mı? Teknolojiye ve sosyalleşmeye rağmen hâlâ iletişemiyor olmak düşündürücü değil mi? Şu iletişim çılgınlığının ortasında giderek daha da yalnızlaşmamızın bir sebebi olmalı. Görünürde kalabalık, gerçekte yalnız yaşamların içindeyiz. Sanki kapılar bir bir kapanıyor yüzümüze. Oysa her insan, dilediği kapıyı açabilecek bir anahtara sahip olmalı. Doğru kullanılmış sözlere...Peki, sözleri doğru kullanmak nedir, her söz neden her zaman aynı etkiyi yaratmaz, iletişimin sihirli noktaları nelerdir? Bütün bu soruların cevabı Dr. Erkan Sarıyıldız’ın kaleme aldığı Zor İnsanlarla İletişim Kurma Sanatı adlı bu kitabın içinde. Zor İnsanlarla İletişim Kurma Sanatı, doğru iletişimi temel alan, dinlemek, konuşmak ve etkilemek üzerine incelikle inşa edilmiş bir söz sanatı rehberi... (Tanıtım Bülteninden)
Estimated Reading Time: 5 hrs. 54 min.Page Number: 208Publication Date: October 2019Publisher: Destek Yayınları
ISBN: 9786053116592Country: TürkiyeLanguage: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Book Statistics

Reader Profile of the Book

Kadın% 60.2
Erkek% 39.8
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

About the Author

Erkan Sarıyıldız
Erkan SarıyıldızYazar · 12 books
1970 yılında Adana’da doğdum. Ardından yoğun bir eğitim süreci, İstanbul Tıp Fakültesi, İç hastalıkları Uzmanlığı ihtisası yaptım. Evliyim ve bir kızım var. Herşey Üniversite sırasında Nietzschenin görüşleri ile tanışmamla başladı. Ondan önce öğretilmiş, kurgulanmış dogmalarla ne kadar rahattım. O deli görünüşlü Zerdüşt adamın öğretileriyle tüm dogmalarım yıkılıp darmadağın olmuştu. Ardından önce kendimi, toplumdaki yerimi sorgulamalar, ben kimim amacım ne sorularına cevap vermek amacıyla seneler seneler… Tüm dinler tarihi, uzak doğu öğretileri, insan zihninin sınırlarıyla ilgili çalışmalar, gizemli olaylar derken herşeyin ardında yatan nedir’e sıra geldi. Kolay değil tabii ki meslek gereği materyalizmin en uçlarından bu düzleme geçebilmek. Bir tarafta mekanizmalar, yollar, vücudun ince mimarisi, etkileşimler derken diğer tarafta sadece hislerinle ulaşabileceğin uçsuz bucaksız bir evren. O sıralar astral seyahate takılmıştım. Bunu başarabilirsem yeni evrene ilk adımı atabilecek ve vücudumun tutsaklığından kurtulabilecektim. Saatler boyu yatakta uzanıp ha çıktım ha çıkacağım. Ardından hayal kırıklıkları. Sonra yine bir heves, telekinezi, telepati çalışmaları vs vs. Sonra ablamın ağır ve onulmaz hastalığı karşıma çıkınca tıbbın imkanlarının yetmiyeceğini anlayıp diğer yoldan nasıl yardım edebilirim diyerek yaptığım araştırmalar sonucu Reiki ile tanıştım. Bu benim için yeni bir enstrümandı. Enerji aktarmanın başkası üzerindeki onarıcı etkilerini ilk defa gözlemledim. Bana kattığı en önemli şey ise enerjetik dünyada zaman ve mekan engelinin olmaması. Sadece niyetle ve sembollerin yardımıyla ulaşabileceğim yüzlerce insan… Zaman geçiyor fakat ruhun açlığı geçmiyor. Spiritüel rehberimle tanıştım. Bana kendimi tanımamla ilgili çok şey kattı. Farklı evrenleri, farklı enerjileri, geçmiş yaşamlarımı, bendeki potansiyelleri nasıl açığa çıkarabileceğimi, üstbenliğimle ve Tanrı ile nasıl direk bağlantı kurabileceğimi gösterdi. Bu kavramları sindirmek ve kendi özgünlüğünü yaratma süreci sancılı, bir o kadar da güçlendiriciydi. Hayatım değişti , ilişkilerim, özellikle insana bakışım değişti. Artık endişeli vesveseli yapım geçmiş yerinde sakin huzurlu bir yapı oluşmuştu. Herkesin özünde aynı bütünün parçaları olduğunu,dünya deneyiminin dualitesi gereği iyi-kötü kavramlarının olması gerektiğini deneyimledim. Tanrı’yı uzakta değil kendi içimde aradım ve buldum. İlişkimizin ne kadar samimi ve arkadaşça olabileceğini gördüm. Artık benim için korkular kalkmıştı. Beni cezalandıran değil koşulsuzca seven bir dost edindim. Hep tamam bundan ötesi olmaz tepeye ulaştım dediğimde gördüm ki her tepeden daha yükseği de mevcut. O yüzden bu yolun bitmez bir yol olduğunu görüp bir kaşif edasıyla yeni ufuklara açılmaktayım. Kiara Windrider’ın “Aydınlanma Fenomeni” adlı kitabı benim bilgiye aç dönemlerimde aldığım onlarca kitap arasındaydı. Kapağını açtıktan sonra o gün kitap bitmişti. Yeni bir enerjiden bahsetmekteydi “Deeksha”. Yaşanılan deneyimleri okuduğumda aradığım bu diye düşünüp kimden bu enerjiyi tadabilirim diye aylarca araştırdım. Bu mereti uygulayan kimseye ulaşamadım. E-mailler, telefonlar vs.vs. Hevesim kaçtı ve akışa bıraktım. Ardından olaylar ardı ardına gelişti ve Deeksha vericisi olma eğitiminden geçtim. Verona daki bu sürecin ardından bu güzelliği insanlarla paylaşma kararı verdim. Sonrası bir rüya gibi geçti. Düzenli aralıklarla çeşitli merkezlerde hem deeksha aktardım hem de hayata dair farkındalık sohbetleri yaptım. Tüm bunlar olurken gebelik sancıları çekmeye başladım. İçimde bir şeyler doğmak için sabırsızlanıyordu. Nasıll yaparım ne yaparım bilmeden günlük yazılar yazmaya ve blogumda paylaşmaya başladım. Her gün daha da hevesle şaşırtıcı bir düzenle onlarca yazı yazmaya başladım. Gittikçe belli bir okur kitlemin oluştuğunu fark ediyordum. Ardından Facebookta Golden Ball diye bir grup kurdum. Burada yazdığım yazıları paylaşıyordum. Grup büyük bir ivmeyle büyüyor, sürekli yorumlar gelmeye başlıyordu. Artık istediğime yani insanlara ulaşma hayalime kavuşmuştum. Sonra da kalıcılık adına önemli bir basamak olarak gördüğüm kitap yazım aşaması geldi. Sonunda “Kendime Doğuşumun Güncesi” adlı kitabım yayınlandı.