Zübeyde Hanım sözleri ve alıntılarını, Zübeyde Hanım kitap alıntılarını, Zübeyde Hanım en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yanlış gördüğü bir şeyi; ne oğluna, ne de yakınına müsade ederdi...
Oğlu Paşa oldu, Gazi oldu, Cumhurreisi oldu...
Hepsini gördü.Ama çok istediği halde evliliğini göremedi.
Evleneceği kızı görmek için hasta yatağında, gece özel trenle İzmir'e gitti...
Kız görmeye gidiyordu...
Ama çok ağır hastaydı, yorgun bedeni dayanamadı...
Gelini olacağı kızın elinden su içerek tanıştı, sonra evinde hizmetini gördü, ona nasihat etti...
"Erkeğin okumuşu zarif olur, kadının okumuşu
cadı olur, sen cadı olma..." dedi.
Zübeyde Hanım'ı aramızdan ayrılışının 97. yılında saygı ve rahmetle anıyoruz...
Hocasına içerleyen Mustafa eve gelir gelmez doğru annesinin yanına koşmuş;
-Anneciğim,
-Gel Mustafa buradayım!
-Bugün mektepte kulağımı çektiler
-Kim çekti evladım?
-Hocam çekti, hem bilemezsin anneciğim o kadar acıdı ki!
-Çeksin evladım, o senin hocandır...
-Ama benim kabahatim yoktu.Haksızdı hocam, ben asker olmak istiyorum...
Annem, ağabeyimi teselliye çalışsa da kar etmemiş.
Tam dört gün dört gece evden dışarı çıkmamış ağabeyim.Nihayet annem onu dizinin dibine oturtmuş...
Mustafa, demiş, ticaretle uğraşmak, bir tüccar olmak istemez misin?
-Hayır
-Niçin evladım, bak baban da bir tüccardı!
-Ben omzumda basma topları taşıyamam, ben asker olacağım...
"Sen asker kardeşisin" dedi. "Ayıp! Ağlanır mı hiç askerin ardından! Üzüntünü kimseye belli etme. Misafirlere şerbet ez. Memleket için giden insan ölse bile ardından ağlanmaz..."
Bölgede o dönemde iki aşiret isminden bahsediliyor birisi Zübeyde Hanım'ın içinde olduğu "Sofularlılar" aşireti diğeri ise "Kızıllar..."Zübeyde Hanım Sofularlı eşi Ali Rıza efendi ise Kızıllarlı'dır. Böylece bu iki insanın evliliğinin aslında iki aşiretin birbiriyle yakınlaşmasını sağladığını söylemek zor olmasa gerek.
Zübeyde Hanım'ın mezarı İzmir'de Karşıyaka'daki Ferik Osman Paşa Camisi'nde... Neden buraya gömülüyor? Çünkü daha önceden Gazi'nin Salih Bey'e söylediği gibi:"Benim rahat ziyaret edebileceğim bir yere defnediniz."emri gereğince Karşıyaka mezarlığına defnediliyor.
Darüleytam'da kızlara halıcılık,çorapçılık ve biçki dikiş gibi kursların yanı sıra; piyano ve din dersleri de veriliyordu
Din dersleri yetimhanenin hemen yanındaki Sadabat Camii'nde yapılmış.
Zübeyde hanım henüz mahalle mektebine gitmeden okumayı yazmayı sökmüştü.Bir süre sonra Lanzaka'da onun da lakabı Mollaya çıkacaktı.İşte "Molla Zübeyde" lakabı onun Lankazada kendi yaşıtlarından çok ileride olmasından dolayı verilmişbir lakaptı.
21 Mart 1926'da Hakimiyeti Milliye'de verdiği röportajında anlatıyordu:
"...Benim çocukluğumdan beri bir tabiatım vardır.Oturduğum evde ne ana, ne kız kardeş ne de ahbap ile beraber bulunmaktan hoşlanmazdım.
Yalnız ve müstakil bulunmayı çocukluğumdan çıktığım zamandan itibaren daima tercih etmiş ve sürekli olarak öyle yaşamışımdır.Tuhaf bir halim daha var ne ana-babam çok erken ölmüş-ne kardeş ne de en yakın akrabanın kendi zihniyet ve telakkilerine göre bana şu veya bu tavsiye ve nasihatte bulunmasına tahammül yoktu."