#kitapyorumu
Birbirinden güzel ve farklı duygular yaşatan hikayeler okudum. Bazıları Gerilmeme bazıları ise tebessüm etmeme sebep oldu. Hikaye okumayı seven arkadaşlarıma tavsiye ederim, kanlı mağara hikayesinin etkisinden uzun süre çıkamayacağımdan eminim.
Şeytanın üç günü: Hikaye korkunç değil ama ürkütücü, Güvenilir bir kuyumcuya musallat
Arkasından gelen kendisi ile aynı tempoda yürüyor gibiydi. Kendisi hızlanınca o da hızlanıyor, yavaşlayınca o da yavaşlıyordu. Kalbi hızla çarpmaya başladı. Arkasına dönüp bakmaya çekiniyordu. Ya yine o İblis peşinde? Dönüp dönüp arkasına bakmayarak ondan korkmadığını göstermek istiyor ama peşinden gelen ayak sesleri de gittikçe kendisini panikletiyordu.
Özlem nin yaptığı harika bir Sonukitapla karşınızdayım.
gerçekten düşündüren aklımın bana oyun oynayıp oynamadığını sorgulatan cinstendi. Ben ne okudum böyle ??? Hocam bu nasıl bir kurgu, nasıl bir ifade biçimi hayran kaldım. Zaman zaman kimsenin anlamayacağını düşünüp içimden geçen düşünceleri okurken buldum kendimi. Her insanın ulaşılamaz bir iç dünyasının olduğuna inanıyorum, ister mutlu görünsün ister mutsuz. Bu ulaşılamaz iç dünyayı ustalıkla sözcüklere aktarmış yazar. Okuduktan sonra kolay kolay kendinize gelemeyeceksiniz, sorgulama başlayacak... Altı çizilesi okadar çok söz varki onları okurken kalbimde bir sızı hissettim.
Kitap yalnızlığı merkezine alarak bizleri farklı duygular ile yüzleşmemizi sağlıyor.Tüm kitapsever dostlarımın Mutlaka okumasını istediğim bir kitap, lütfen hiç düşünmeden okuyunuz.
Kurgudan bahsetmek istemiyorum benim yaşadığım sarsıcı etkiyi sizinde yaşamanızı istiyorum.
Peki siz kendinizi yalnız hissediyormusunuz?
Bu yalnızlık size mutluluk mu hüzün mü hissetiriyor?
Ben yalnızlıkta huzur buluyorum fakat dâimi bir yalnızlık yaşamak istemem ara sıra iyi hissettiriyor yalnız kalmak.
Kitabın kapağında kullanılan görsel yazarımıza ait bir eserdir.
İçinde kaç mermi olduğunu kontrol etmek için şarjörü çıkardı ve baktı. Şarjör alabileceği kadar merminin tamamı ile doluydu. Tekrar yerine taktı. Adem'e baktı. Adem de İsa'nın gözlerine baktı. İkisinin de suratı bembeyaz kesilmişti. Vücutları titriyordu.
Yaşadığının farkında olmak insanın en büyük lanetiydi. Hiçbir Ağaç neden var olduğunu, ne zaman yok olacağını düşünmezdi. İnsan ise, var olmanın farkında olan ama nedenini bulamayan bir varlıktı. Istırabının farkında olmak, Ah! ne zordu.
Kayıp bir yıldız gibiyim evrenin karanlığında. Sönmek üzere olan bir yıldız. Kendi benliğim, varlığımı içine çekiyor. Senin varlığın ile tamamlanıyordu varlığım. Şu an ise içi çürümüş, yaprakları rüzgarda çoktan savrulmuş yaşlı bir ağaç gibiyim.
Tanıdık olan ise; arabanın koltuğuna her oturduğunda, aslında boş olan yan koltuğa bir süre bakarak, ruhun terk edilmesini andıran derinlikte bir it çekiş ile bu anılar girdabından uyanmaya çalışmak ve ruhunu bu girdaptan kurtarmak gayretiydi.