"Kötülüğe saparken duyduğun ufak zevk şimdi acıyla yırtılan yüreğine su serpebiliyor mu hiç? Mutluluk yalnız erdemdedir yavrum ve erdeme karşı olanların ileri sürdükleri safsatalar onun zevklerinden tekini bile sağlayamazlar."
"Birazdan yağmur dinecek, doğada her şey tazelenecek, derin derin soluk alıp verecek... Fırtına beni tazelemeyecek sadece. Gece gündüz yaşamımın geri dönmemecesine yok olup gittiği düşüncesi boğuyor beni."
"Kederden, öfkeden uyku tutmuyor geceleri! Yaşlılığımın şimdi elde etmeme olanak tanımadığı şeyleri elde edebilecek olduğum zamanı öylesine aptalca harcadığım için."
"Bizden yüz, iki yüz yıl sonra yaşayacak olanlar, kendileri için yollar açtıklarımız bizi hayırla anacaklar mı acaba? Yok dadı, anmayacaklar!
İnsanlar anmazsa, Tanrı anar."
Haldun Taner'den okuduğum ilk kitap ve kendisine bayıldım. Kitap düzyazılardan oluşuyor. Edebiyat, kültür, tarih hakkındaki yazılarını, daha birçok konudaki düşüncelerini okuyoruz. Okudukça ne kadar donanımlı biri olduğunu anlıyorsunuz.
1915-1986 yılları arasında yaşamış ve bu ülkede çoğu şeye tanık olmuş biri. Bahsettiği yazarlar, tarihten kesitler, tanıdığı kişilerden de dolu dolu yaşadığını söyleyebiliriz. Nasıl bir yere ulaşmak istersin diye sorsalar bana bu şekilde bir donanıma sahip olmak isterim derim. Bu ülke için düşünen, çalışmamız gerektiğini vurgulayan ve bunu söz olsun diye değil kendisi de yapmış birini okumak şanslı hissettirdi. En önemlisi gerçeği okuduğumu hissettim. Günümüzde hala değişmeyen o gerçekleri.
"İnsanlar galiba iki sınıf: İş görüp bu arada yanlış da yapanlar. Hiçbir işe girişmeyip dışardan ahkâm çıkaranlar. Ben bu ikincilerden olmayı istemedim."