Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Merve
Merve
@kitapdostubirisi
Ben bir taşralı tecessüsüyle sürüklendiğim o gürültülü dünyadan, kitapların asude inzivasına iltica ettim. (Cemil Meriç)
"Simeranya" Peyami Safa/Yalnızız
Sosyoloji- Yüksek Lisans
Ankara
1994
127 okur puanı
Haziran 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
En Alttakiler
Kitapta anlatılanlar 1980'li yılların Almanyasında geçiyor. Almanların özellikle Türklere ve diğer uluslardan olanlara yönelik ırkçı tutum, davranış ve söylemlerini açığa çıkarmaya çalışan yazar, bunu kahraman bakış açısıyla, olaylara dahil olarak gerçekleştiriyor. Yazar, Almandır ancak bu araştırmayı yapabilmek için kendisini Türk olarak
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin Tanrısı, insan doğasını ve medeniyetin kırılgan yapısını başarılı bir şekilde işlemiş bir roman. William Golding, oldukça inandırıcı bir anlatış ve olay örgüsü marifeti ile çalışmanın inandırıcılığını mümkün kılabilmiştir.
Çalışma, atom savaşı sırasında bir uçağın ıssız bir adaya düşmesi sonucu mahsur kalan bir grup İngiliz erkek öğrencinin hikayesini anlatmaktadır. Kendi başlarına hayatta kalmak zorunda olan çocuklar, ilk başlarda bir araya gelerek kurallar koyar ve uygar bir şekilde yaşamaya çalışırlar. Ancak zaman geçtikçe, grup içinde anlaşmazlıklar ve çatışmalar baş gösterir. Ralph ve Jack kahramanları iki farklı kutbu temsilen adadaki diğer çocuklara liderlik ederler. Ancak Jack'in vahşiliğe yatkın doğası gruplar arasında şiddetli çatışmalara yol açar. Ada, güç savaşının sergilendiği bir sahneye dönüşür. Çocukların ne kadar bencil olabildikleri de yine dikkat çeken bir diğer husustur.
Çalışmanın dili genel itibariyle akıcı ve yalın bir dil. İnsanın en fazla ne olabileceğini, kendi sınırlarını en fazla ne kadar aşabileceğini ve neye dönüşebileceğini o kadar net göstermiş ki..
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Bazen hakikaten övgüye mazhar bir şeyle karşılaşırsınız da hayretinizi ifade edebilecek malumata sahip olmadığınızı hissedersiniz ya, bu kitap benim için öyle bir kitap oldu. Acziyetimi kitaba uzun uzun sarılarak gösterdim.. Tıkır tıkır işleyen bir saatken bir şeyler oluyor, bozuluyorsunuz. Sonra sizi saatlere insana baktığı gibi bakan bir saat doktoruna emanet ediyorlar, o da enstitü kuruyor ve işin künhüne iniyor. Saat,bir metadan çok farklı imgesel bir gösterge olarak karşılıyor bizi bu kıymetli çalışmada. Sanırım çalışmayı fazlasıyla zengin bulmam da en çok bundan kaynaklanıyor.
Okur Takip Önerileri
Kudüs ve Aksa
"Kıble, Allah'a yönelişi sembolize ettiğine ve Hz. Peygamber de bu amaçla Kudüs'e doğru namaz kıldığına göre Kudüs aynı zamanda Allah'a yönelişin bir ifadesidir."
Bu kıymetli çalışma ile yazar, Mescid-i Aksa ve çevresini, Kudüs'ü, bereketli toprakları hem din hem tarih hem coğrafya hem kültür boyutuyla ele alan detaylı bir çalışma sunmuştur. Çalışma bu noktada, sosyolojik bir eser olarak da görülebilir. Yazar bu kutlu beldenin yalnızca surlar, kubbeler, kapılardan ibaret olmadığını, Kudüs'e can katan yegane değerlerinden birinin orada yaşayan insanların addettiği değerle var olduğuna dikkat çekmektedir.
Kudüs'e Osmanlı, Memlûkler, Eyyubiler gibi daha pek çok medeniyet izler bırakmıştır. Farklı medeniyetlerin mimari ve tarihi izlerinin aynası konumundadır.
Yazar çalışmayı Mescid-i Aksayı geniş bir perspektiften Ayet ve hadisler ile destekleyerek işlemiş ve zengin bir içerik karşımıza çıkmıştır. Bu çalışma başlangıç aşamasında bizleri de bu yolculuğa dahil ederek coğrafyaları aşan bir ilim fırsatı sunmaktadır. Çalışma, dil ve anlatım yönünden oldukça sade ve akıcıdır.
"Çünkü Kudüs'ü savunmak bir insanlık borcudur. Müslümanların ve insanlığın önünde bir vicdan, hukuk ve ahlak sınavıdır."
Filistin Hakkında Yanılgılar
*Filistin Hakkında Yanılgılar*
Bu çalışma ile Ahmet Varol Filistin'in tarihi, sosyal ve kimlik hafızası noktasında bir savunmaya ve doğruları gün yüzüne çıkarmaya çalışmıştır .Dillere pelesenk olmuş, sloganlaşmış yalanlardan arınmayı ve okuyucuları arındırmayı vazife kabul etmiştir. Üç din ve Kudüs, Filistinliler toprak sattılar mi? Filistin mücadelesi bir terör müdür? başlıkları merkeze alınarak, çeşitli belgelere başvurularak çalışma genişletilmiştir. Yazarın özellikle üzerinde durduğu mesele bana göre çalışmanın odak noktalarından biri "İZM"ler bağlamında Siyonizmin amaç ve ilkelerine dair bilgi vermektir. Neden yapıyorlar? minvalindeki soruların en temelde cevabı Siyonizm *ideolojisidir*. Bu noktada Cemil Meriç 'in "izm'ler idraklerimize giydirilmiş deli gömlekleridir"sözünü hatırlamakta fayda vardır. Meriç'e göre, Kendi irfanımızdan ve Ümranımızdan beslenmemiz gerekir. Bunun için de elbette ilk adım kendimize ait olanı tanıyıp sahiplenmekten geçer. Aksi taktirde yazarın ifadeleriyle, "zihinler işgal edilir ve zihinlerin kafaların işgali toprakların işgalinden daha tehlikelidir". Müslüman ihtilaflı bir konu ile karşı karşıya kaldığı taktirde her zaman müslümanca bir tercih yapmalıdır. Bu noktada bahanelere sığınarak doğrulardan yüz çevirmek müslümana yakışır bir tavır değildir. Çalışma, dil ve üslup olarak oldukça akıcı, sade ve anlaşılırdır. İçerik olarak kanıt gösterme tekniğine başvurularak çeşitli belgeler, örnek olması bakımından okuma listeleri okuyucu ile paylaşılmıştır. İstifade edebilmek duasıyla..
Yaralısın
Erdal Öz'ün direnmenin ve uzlaşmazlığın çabası olarak adlandırdığı bu roman, 1975 Orhan Kemal kitap ödülü almış, Orhan Kemal tarafından kendisinden övgüyle bahsedilmiş bir çalışmadır.
"Yasaklı kitapları"okuması üzerine siyasi suçlu etiketi ile türlü işkence ve zorbalıklara maruz kalan ve bunlara direnmek kudretini gösteren bir ana kahraman üzerinden toplumun kanayan bir yarasına işaret ediliyor. Bir koğuşta yatan suçluların evvela isimsizleşmesi, ardından her birinin Nuri ismiyle kendini tanıtması. Siyasi suçlu olarak hapse atılan bir gencin maruz kaldığı türlü işkenceler ve bunca kimliksiz sayılmaları, kişiliklerine yönelik hakaretlerin ardından ilk kez kendisine isminin sorulması ve kendisini de Nuri olarak tanıtması. Direnen adamın destanıdır bu roman. Çok ince mesajları olan bir direniş romanı.
Kitaptan kopamıyor, anlatılanların parçası oluyorsunuz ve kitap bitince parçalanmış olduğunuzu, yaralı olduğunuzu fark ediyorsunuz. Derin bir utanç ve usanç ile .. Yaralı olan ya da yararlanmayı göze alanlar okusun..
İslam Deklarasyonu
Bazı çalışmalara inceleme yazarken normalden daha ciddiyet gerekiyor diye düşünüyorum, "İslam Deklarasyonu" da öyle bir eser. İlk cümlesi amacımız; Müslümanların İslamlaştırılması ve düsturumuz; İnanmak ve Savaşmak diye başlıyor, kitabın kapanış cümlesi ise büyük harflerle "HABERİNİZİN OLMADIĞINI SÖYLEYEMEYECEKSİNİZ!" Bu farkındalık bile fazlasıyla meydan okuyucu.
Yazarın ifadeleriyle; "Bu deklarasyon nereye ait olduklarını bilen kalplerinin derinliklerinde hangi tarafta durduklarını hisseden Müslümanlara hitaben yazılmıştır."
Esas meselemiz müslümanların İslamlaştırılmasıdır ve bu doğrultuda Aliya İzzet Begoviç, İslam nedir ne değildir? Neye ne ölçüde kıymet verilmelidir? günümüz İslam nizamının uygulamada ne gibi sorunları mevcuttur? İzmler ile mücadele ve izmlere yaklaşım nasıl olmalıdır? Müslüman toplumların geri kalmışlık sebepleri nelerdir? gibi başlıklara ilişkin çeşitli incelemeler ve öneriler ileri sürmüştür.
Kıymetli bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Kucaklayıcı bir dil ve ötekileştirmeden onaran üslup sahibi bir yazarın kaleminden dökülmüş cümleler.
Çanlar Kimin İçin Çalıyor
Kitap bir savaş devrim felsefe aşk ya da serüven romanı gibi okunabilir, bu eser bütün bunların toplamıdır. Fidel Castro'nun esin kaynağı olduğu söylenmektedir . Bu çalışma Hemingway'in kendi yaşamından da izler taşır. Florida'da Savaş muhabiri Martha Gellharn ile tanışıp, birlikte İspanya'ya giden Hemingway, İspanya iç savaşı sırasında muhabirlik etmiştir. Bu eser, İspanya iç savaşında bir köprüyü uçurmak için görevlendirilen bir gerilla grubunun 4 günlük hikayesini anlatır. Faşizme karşı direnen gerillaların unutulmaz direnişi. Dağda ölümle yaşam, cesaretle korku, çaresizlikle umut kol koladır. Faşizme karşı birleşen köylüler, çingeneler, öğretmenler kendilerinden çok güçlü bir orduyla savaşırlar.
Eskiden kiliselerdeki çanlar vaftiz ölüm nikah gibi törenlerin yanı sıra savaşta zafer kazanmak gibi önemli olayların duyurulmasında da kullanılır.
"Yeryüzünün herhangi bir yerinde bir insan ölürse senin de bir parçan ölür onunla birlikte onun için sorma bir çan sesi duyduğunda bil ki o çan senin için çalıyor."
Pilar'ın söylediği gibi "çünkü tüm yiğitliğine karşın yapayalnız kalabilir insan "
Meyus Takvimi, ana karakter olan Yiğit'in , annesinin, babasının ve diğerlerinin hikâyesi. Kâh öfkelenip kâh ağlayıp kâh seviniyorsunuz okurken. Kahramanların bazılarına sarılıp kucaklaşmak, bazılarına tekme atıp o tertemiz yüreklerden fırlatıp atmak istiyorsunuz. O kadar içimizden bir yaşantıyı anlatıyor ki. Bir annenin en saf sevgisini, evladı için göğüs gerdigi yumrukları, baba sevgisinden mahrum bir çocuğu görüyorsunuz. Okurken kendi kendime sordum, acaba farkında bile olmadığımız nice sarsıcı hikâye sahibi insanın yanından geçip gidiyoruz? Yazar fark etmiş. Sonu umuda bağlanan her kitap güzeldir, okunmaya değer benim için...
Okuduğum en lezzetli cümlelere sahip kitaplardan biri oldu. Geçmiş ve gelecek arasında, nesilleri zaman yolculuğuna çıkaran bir çalışma, diyebiliriz. İnsanın kimlik, kök ihtiyacını çok özenle işlemiş olan bu çalışma, insana dair pek çok duyguyu samimiyetle dile getirmiştir. Çalışmada insanın yalnızlığına, hem kişisel hem de toplumsal yalnızlaşmaya işaret edilmiştir. Süreç romanı diyebileceğimiz bu roman, savaşlar, karşıtlıklar, toplumsal çatışmalara dikkat çekmektedir. Hatırlamak, aidiyet kurmanın en temel yoludur.. Öyleyse hatırlayalım..
Sis Nasıl Olsa Dağılır !
Ama soru işaretli olanından değil; bu sis illaki dağılır, diyor yazar. On iki adet kısa hikâyeden oluşan ve okuyucuyu sıkmayan bu çalışma olmuş . En azından ben sıkılmadım. Yazar, okuyucusuna akıl vermeye kalkan bunu yaparken okuyucusuna yabancı yazarlar gibi değil. O, çok içimizden biri, anlıyorsunuz. Okuyunca, özlemin yazardaki halini tanıyoruz. Hikayelerin başlıkları fazlasıyla ilgi çekici ve okumak istemeyen birini bile bu ne demek acaba, merakıyla hikayeye çekiyor.
Fareler ve İnsanlar
Alegorilerle dolu, kısa ama yoğun ve oldukça etkileyici bir kitap var elinizin altında. George ve Lennie karakterlerini ayakta tutan ve onları bir çiftlikte ümitsiz bir şekilde çalışan diğer işçilerden ayıran bir güç söz konusu: Dostlukları ve hayalleri. Okurken bir yandan George'un zihinsel engelli arkadaşı Lennie ile olan sadık dostluğuna hayran oluyor bir yandan da bu dostluğun zarar görmesinden korkuyorsunuz. Bu korku ana karakterlerden birinin merhamet motivasyonu ile dostunu öldürmesi ile son buluyor. Öldüren kişinin nefreti yerine merhametinin temsil edildiği büyük bir ders var. Kitap bitince üzerinizde bir ağırlık kalacak, uyarısını yapmalıyım . En azından bir süre..
Kesin inançlılar
Kesin İnançlılar isimli bu çalışma ele aldığı, savunduğu ve örneklemiş olduğu fanatizm üzerinden hüsrana uğramış olanlar ile diğerleri arasında bir karşılaştırma sunuyor. Hoffer'ın özellikle gelecekten ümidi kesmiş olanlar ile ufak bir ümit kırıntısı ile hayata tutunabilecek okumuş işsizler ve göçmenler üzerine söyledikleri nokta atışıydı. Çeviri dili ağır olsa da yine de yarım bırakılmaması gereken bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Siyasilerin, akademisyenlerin, bilim insanlarının farklı bir bakış açısı kazanmak gibi bir derdi olanların okuması faydalı olabilir. Hatta acaba kendi ülkemde bu çalışmadan faydalanarak kitle hareketi oluşturmayı amaçlayan liderler var mıdır diye de düşündüm.Yazar bu çalışmanın bir ders kitabı olmadığını en başından söylememiş olsa, eleştirileri daha da arttırabilirdim. Mesela belli kavramların (özgürlük) kastedilen anlamlarına dair açıklama olmaması metinle bağlantıyı koparıyordu.
Okurken pek çok cümlenin altını, bazı fikirlerin de üstünü çizdim. Örneğin İslam dini ile ilgili görüşlerinin katı ve taraflı olduğunu fark ettim. Her yazılana olduğu gibi katılmak ne mümkün.
Savaş ve Barış
"Savaş ve Barış" hayatın özeti gibi. Kitabı okuyup bitirince kendi kendime dedim ki ; hepimiz biraz savaş biraz barış değil miyiz? Bir yanımız bahar bahçe (bolalar, kahkahalar, danslar)diğer yanımız çekişmeler kavgalar(kan, gözyaşı, ölüm)
Tarihin sürüklediği zorunlu noktada ortaya çıkmış çok kıymetli bir eser .. Okumak için gecikmeyin.
Sınırın Sosyolojisi:Ulus, Devlet ve Sınır İnsanları
"Sınırın Sosyolojisi:Ulus, Devlet ve Sınır İnsanları" çalışması sınırların tarihî serüvenini ele alarak, ulusdevletleşme yarışına dahil olmakla beraber coğrafyanın kazandığı yeni anlamları ele alıyor. Alışıldık Sınır tanımlamalarının aksine; sınırı ve sınır insanlarını sosyolojik boyutuyla değerlendiriyor. Sınır, sınırlara yakın yaşayan insanlar açısından ne anlam ifade eder? Bu insanlar için gerçekten bir sınır var mıdır? Teritoryal sınırlar neleri ve kimleri birbirinden ayırır? Yazar, Modern sınırların gerçeğini oldukça detaylı bir şekilde dile getiriyor. Türkiye-Irak sınırına sıfır noktada bulunan Derecik bölgesi ve burada yaşayan Gerdi aşireti örneklem olarak seçilmiş ve saha çalışmasıyla oldukça kıymetli veriler elde edilmiş. Okurken, "sınırları hiç bu yönleriyle düşünmemiştim, demekki sınır bildigimizden çok daha fazlasıymış"diyorsunuz. Sınıra yönelik farklı bir bakış açısı kazanmak noktasında önemli bir kaynak olduğunu düşünüyorum. Sınır sosyolojisi için Türkçe literatürdeki eksikliği kapatmak adına önemli bir adım atılmış..
"Tatar Çölü" İnceleme
Bazı kitaplara elinizi dokunduğunuzda kitap elinize yapışır ya hani,işte Tatar Çölü de benim elime yapışan kitaplardandır. Bir kitabı yayıla yayıla okumak hiç benlik değil ben iyi bir kitap yakalamışsam odama kapanır saatlerce başından kalkmam. Bitirince de bazen bittiğimi fark ederim. "Tatar Çölü" beni bitiren kitaplardan. Kendi hayatıma yönelik öyle derin sorgulamalara mecbur etti ki beni bu kitap, bir okuyucu olarak ben bu kitaptan çok razıyım.
Umut, hayatla inatlaşma,bekleme, ömrü adamak ve adanmak, beklenen nihayet birgün geldiğinde onu karşılayacak gücü artık bulamamak.. Bir düş uğruna tüm gerçeklerden uzaklaşmak ve bir ömrü harcadiktan sonra, yılların sorgusunu bir han odasında yapmak.. Rutinin insanı paslandırdığını o kadar iyi anlatmış ki yazar, pasın kokusu okurken burnunuza gelecek.. Etkisinden uzun süre çıkamayacağımı biliyorum umarım bu süre daha da uzar..
Memalik-i Şahaneden Vatan'a
Kitap kesinlikle bütün disiplinlerin okuması gereken bir kitap diye düşünüyorum. Ulus devlet düzeniyle beraber vatanın kazandığı anlamları çok başarılı bir şekilde ele almış. Okurken pek çok cümlesinin altını çizip not aldım. Kıymetli bir eser olarak kütüphanemde yerini koruyor..
Körleşme
'Körleşme' ile Elias Cannetti bana öğretti ki; İnsan böylesi bir dünyada körleşmeden yaşayamaz. Prof. Peter Kien'e saygı, hürmet ve özlemle...
Spoiler içerir..
"Mong, yapıyorlar ama ne yaptıklarının bilincinde değiller, birtakım alışkanlıklar edinmişler ama bunun nedenini bilmiyorlar, ömür boyunca dolaşıp durdukları halde yollarını bulamıyorlar: kitleden ayrilamayan,koyun gibi onun peşinden gidenler için doğaldır bunların tümü"
Boş bulundum bir kez ve size görünüşte iyi bakılmasını üstat Mong'un ilkelerinden üstün tuttum. Bu körlüğüm pahalıya patladı. İnsanı insan kılanın toz bezi değil kişilik olduğunu geç anladım...
