Aşk meydan okumayı seviyordu. Çünkü meydan okumak cesaretti. Yokluğuyla sınanma ihtimalini göze alabilecek kadar kendinden geçmekti. Yanacağını bile bile kendini ateşe atmaktı.
“Aşk, kırık bir dişin içindeki sinir gibiydi. Acıtmamak için sağlam duvarlar istiyordu. Bazen bilerek bazen de bilmeyerek biz yıkıyorduk o duvarları ve bize kalan tek şey, yine acı oluyordu.”
Vücudumuzda taşıması en ağır şey bir yumruk büyüklüğündeki kalpti. Kim bilir, tek bir kalbe ne çok şey sığdırıyorduk! Kaç yenilgiyi göğüs kafesimizin içinde taşıyorduk! Evet, çok ağır.