Aşk kaçmaktan çok kovalamak ,görmekten çok özlemek ,gitmekten çok beklemektir aslında ...
Bir mektup düşünün hiç hatırlanmayan,bilinmeyen birinden gelen o mektupta her satırında isminiz geçiyor ,baş kahramanısınız ,ne hissedersiniz?
Belkide tek taraflı sevmiş tek taraflı bitirmişti oysaki...
Yoksa aşk karşılıklımıydı .Belkide karşı tarafa aşk hiç uğramamıştı
Stefan Zweing'in plotonik aşkın doruklarına yuva yapmış bir kadının çocukluğundan beri aşık olduğu adama yazdığı mektubu bize sunmaktadır .
Bilinmezliğin karşı konulmaz cazibesi etrafımızı sararken üzüntü ve umutsuzluk içinde oluyoruz .Kadının sürekli "Sen beni hiç tanımadın cümlesine keşke diyoruz .Keşke bir kereliğine de olsa tanışsaydı diyoruz ve bu his bizi kitap boyunca hiç bırakmıyor.
Bu kısacık kitaplara bu kadar kocaman duyguları sığdırabilen bir yazar ...Okurken tüyleriniz diken diken olacak ,hissedeceksiniz .Böyle bir aşkın tarifsiz anlatabildiğine sizde şaşıracaksınız bizzat yaşayacaksınız .
Bilinmeyen bir kadın hep bilinmeyen olarak kalıyor.Bütü bu süreç boyunca kadının tek isteği bir kere olsa bile hatırlanmak sadece hatırlanmak...
"Gelecekse beklenen beklemek güzeldir.
Özleyecekse özlenen özlemek güzeldir
Ve sevecekse sevilen
O hayat her şeye bedeldir ."
Bekleyeceksin ama gelmeyecek
Özleyeceksin ama özlenmeyecek
Seveceksin ama sevmeyecek...İşte bu kitapta aynı olduğu gibi .Keşke diyecek ama zamanı geri getiremeyecek ...
Kitabı büyük bir heyecanla okudum .Eminim sizde çom seveceksiniz .İyi okumalar🤗