Kitabı anlatmaya disparoni kavramıyla başlamayacağım. İncelemenin sonunda disparoni ne demek ve kitapla ne ilgisi var onu izah edeceğim . Öncesinde kitabı genel hatlarıyla tanıtmak istiyorum. Az evvel bitirip müthiş bir sarsıntıyla gözlerimi 15 dakika tavana dikmeme neden olacak kadar etkiledi beni. Birkaç gün yeni bir kitaba başlamak istemeyecek kadar da tad bıraktı damağımda. Kitap iki kahramanın tezatlıklarıyla insan psikolojisinin derinlerine iniyor. Cem ve Feraye karakterleriyle yazarın “dikeyve yatay yaşamak” kavramlarını görüyoruz.Cem hayatı yatay yaşıyor. Yiyor, içiyor, geziyor, sürekli oara harcıyor acısını(babasının ölümü) atacağını sanarken sürekli yaşıyor; Feraye ise dikey yaşıyor, evden çıkmıyor, çalışmıyor, mecbur kalmadıkça hiçbir şey yapmıyor. O da acısını atacağını sanıyor. Bu sanrılar içinde derin travmalarını yaşama biçimlerinde kendinizi buluyorsunuz. Okurken bazen Cem bazen Feraye olduğunuzu düşünüyorsunuz. Dış dünya ile insan ruhunun çatışmaları,ölme isteğinin farklı tezahürü de okurken beni cezbetmişti. Cem intihar etmek , ölmek için çok denemeler yaparken ölemiyor Feraye hiç intihara kalkışmadan ölemiyor. Belki de ikisi de ölüyor. Ölüm- yaşam, para- var oluş, eski- yeni gibi kavramlar tüm zıtlıklarıyla kitapta anlatılıyor. Gelelim disparoni ne demek? Disparoni “ sancılı cinsel birleşme” demek fakat eserde ne bu kelime ne de cinselliğe dair en ufak anlatm yok. Neden bu ismi verdiği de yazarımız eserin sonundaki röportaj da anlatıyor. Onu buraya aktarmayacağım, alın okuyun:)