Aşk, paradoksal olarak romantik bir eşitsizlikle ilerliyordu. İki kişinin birbirini aynı yoğunlukta sevmesi imkansız. Dolayısıyla aşkta acılar ve sevinçler hakkaniyetli paylaşılmaz. Aşk adil değil. Demokratiklik ve özgürlükçülüğün kıyısından bile geçmiyordu. Dahası istikrar ve kalıcılıktan da nasipsizdi. Sana en şiddetli tokadı patlatacak eli okşamaktan ibaretti!
"Hayır. İnsanların çoğu yaşamaz Kolombo. Ben de yaşamıyor. Kalp atmak, dil konuşmak, el hareket etmek fakat ruh sönmek. Kimse bilmemek. Sen de anlamamak."
Mr. Spock hiddetlendi: "Destur! Peygamberimiz de âşık olmuştu Avni Bey! Aşk, efendimizin mirasıdır! Hz. Ayşe'ye diyor ki 'Sana kördüğümle bağlıyım.' Bir zaman sonra, Ayşe Validemiz soruyor: 'Kördüğüm ne durumda?" Rasulullah 'Eskisinden de sıkı' buyuruyor. Sen bu babı bizden âlâ bilsen gerekir."
Endişeli, yalnız bir genç kadın bana sığınıyor. Benden bir merhamet damlası, teselli kırıntısı, metanet zerresi umuyor. Halbuki ben, onun düşmekten korktuğu uçurumun dibindeyim.
"Allah'ı bu dünyada görmek ister misin Ruhi Bey?"
"Kim istemez?!"
"Bir yetim çocuğun başını okşa. O zaman, onun gözlerinde Allah'ı görürsün. Bir fakire yardım et. Onun gözlerinde Allah'ı görürsün. Bir kediye yiyecek ve su ver. Onun gözlerinde de Allah'ı görürsün."
Kalbin kararları bir, bilemedin iki saniyede alınır. Buna mukabil, yaşadıkça ihtiyat, tedbir, önlem, sakınma gibi, hayatla çelişen tutumlara dört elle sarılmayı öğreniriz.