"Annen... Dünyanın ikinci harikası."
"Gerçektenmi, birincisi kim?"
"Benim annem."
"Nina kaç, üç mü?"
"Dünyanın üçüncü harikası Begüm."
"Nazlı ise dünyanın ışık veren güneşin ta kendisi..."
"Sarıldık."
"Sen koştun... Şurdan. Bana Doğru."
"Koş bana sarıl der gibi baktın."
"Doğru, öyle baktım. Yaparım öyle şeyler... Yani sadece sana yaparım, baskasına hiç yapmam. O zaman hep böylemi baksam acaba? İşey yarıyor sanki..."
"Sen öyle yapınca sarıldım bende."
"Senin de gönlün vardı ama bence..."
Siyam 1. Kitabını zaten çok sevmiştim 2. Kitabını da aynı şekilde severek okudum. Anlatım tarzı betimlemeleri herşey okadar ilgi çekici ki sanki kendine has anlatımı var gibi. Karaca ile Kunt'u okumak zaten ayrı bir olay ilişkilerinin ilerlemesi yavaş ama bu kitaba da başkası olmazdı. Yani kitapta şu eksik diyebilceğim bişey yok olması gerektiği gibiydi.
Kunt ve Karaca yı çok seviyorum ama anlayamadığım şey birbirlerinden çok şey saklamaları. Bu konuda Karacaya son sayfalarda sinir oldum biraz ama sinir olmayacaksan neden kitap karakteri ki¿