Mahalle çocuğu,Sait’in hikâyelerinde bir iki tane değildir;birçoktur.Bunu,onun bu yaşa kadar değişmemiş mizacına veriyorum.Bence Sait Faik ne genç hikâyecidir,ne ihtiyar.Bence o,kırkını aşmış bir mahalle çocuğudur.
Ama sakın bu hükmü onu kötülemek için söylemiş bir söz sanmayın.Çocuk deyişim ona gençlikten daha genç bir yaş biçişimden,mahalle çocuğu değişim de onu,ekseri mahalleden yetişenler gibi,halktan bir insan,halka bağlı bir insan sayışımdan ileri geliyor.
Orhan Veli Sait Faik bu sözlerle anlatır.Orhan Veli’nin dediği gibi öyküler bizden birinilerini anlatır.
Sait Faik, bir konuyu değil, yaşamın bir parçasını işliyordu. Bir tez savunmuyor, bir yaşantıyı yansıtıyordu. İnsan sevgisi dolu, doğa sevgisi dolu bir yüreği vardı. Nereye baksa bu sevgi ile ısınıyor, ışıklanıyordu. Biz ancak o el attıktan sonradır ki, en önemsiz görünen insanların ve şeylerin zevkine eriştik.
Haldun Taner ise Sait Faik için durumlardan duyguyu ifade ettiğini söyler.Sait Faik olay hikayecisi değildir.
İki ustanın sözleri üzerine bana söylenecek pek bir şey kalmıyor aslında.Sait Faik,küçük insanı yani o zaman kadar üzerinde durulmamış balıkçının,işçinin,çobanın,hamalın,hizmetçi kızların,farklı farklı dinlerden ada sakinlerinin hayatını anlatır hikayelerinde.Onu anlamak sevmek Türkiye’yi anlamak sevmek gibidir.Olayın değil durumun duyguların peşindedir Sait Faik.
14 eserden oluşan bu öykü kitabı içimizden birilerinin hayatlarından ufak kesitleri sunuyor bizlere.Kitaba ismini veren Lüzumsuz Adam hikayesi en sevdiklerimden oldu.