Gökkubbenin altında mavi, yeşil ve beyazların her tonunun karıştığı bir ortamda yaşamak güzel şey. Mavinin berraklığı, yeşilin ahengi ve beyazın paklığıyla yoğrulmuş, güzelliklerin kuş cıvıltıları ile süslendiği sanki sonsuz bir melodinin içindeyiz. Bakarsın bir dağın başında kar beyaz bir hayat yaşarsın, bakarsın yeşiller içinde hislerini doyuran çocuksu gülüşler. Bir bakarsın mavilerin içinde ruhunu okşayan dalgaların sesleri arasında dinlersin hayatın tınılarını. Nerede olursan ol nehirlerin sana aktığı bir yerdeysen hayatın anlamını kavrar ve güzellikleri gözlerindeki parıltıyla süslersin yüreğinin masum çırpınışları arasında.
Dünya işte. Zaman zaman kötülüklerle bezenmiş görünse de yine de acıya gülebilecek kadar umut olacak içinde. Bir iğne deliğinden geçecek kadar umudun varsa, iğnenin batacağı yeri düşünmeyeceksin. Deliliğin olacak biraz, biraz da ipeksi bir umut hayal edeceksin. Belki de sonsuz bir kaynaktır senin için umut. Yeter ki sevmesini, sevilmesini öğren her gün ruhunu göklere çıkararak. Bir gözün derin bakışında kaybolarak ve heyecanını o gözlerle paylaşa paylaşa.
Yani, zaman hayatın tüm güzelliklerinin paylaşıldığı, bir çift yüreğin aynı anda, aynı şeye attığı insanın dünyasıdır aslında.