Alice Miller Suskunluğun Duvarı'nı Yıkın' da, ''Bir yetişkin hatalarını fark eder ve bunları kabul ederse, çocuk bu yetişkini bağışlayabilir.'' diyor. Ama vaktiyle böyle bir şey olmadıysa, anne-baba onu affedemeyen evladı karşısında şimdi bacak bacak üstüne atmış, kendisine hürmet gösterilmesini beklerken, kendisi evladının halini, çektiği acıyı, ne yapmış olabileceğini anlamak için kılını kıpırdatmazken ama evladından ona yaptığı her şeyi bağışlamasını ahlaki bir zorunluluk olarak beklerken, , yani kendisi aslında hep ''bekleyen'' pozisyondayken, evladının şimdi onu affedememesini dahi affetmezken evladın onu niye affetmesi gerektiğini neden sorgulamıyoruz?
Anne/babanın dünyada hiç kimseden beklemese de evladından beklediği bu hürmet, zaten ona karşı işlediği bütün cürümlerin de müsebbibi değil mi? Zarar gören, gördüğü zarardan sonra dahi fedakarlık beklenen taraf, sadece ve sadece evlat.