Ve başka seslee duydum.
Sadece Helin, diyen Koza'nın sesiydi. Bana gerektiğinde gücümü kullanabileceğimi söylemişti ve adaletin korkulardan geçtiğini göstermişti.
Yuva, diyen Yankı'nın sesiydi. Çocukluğumu ve beni iyileştireceğinin söylerken kendi kurallarının hepsini çiğnemişti. Beni ben olduğum için sevmişti ve korkuların vicdanımdan ve vicdansızlığımdan geçtiğini söylemişti.
Kardeşimsin, diyen Bartu'nun sesiydi. Acılarını naaıl geçirdiğini anlatmıştı ve o sıktığı yumruklarını. Sıktığım yumruklarımı gevşettim, o intikamını almıştı. Güç, Bartu'nun geçmişindeki çocuklaydı.
Kız kardeşim, diyen Işık'ın sesiydi. Ne olursa olsun, ayakta durabileceğimi göstermişti ve ayakta dururken yıkılamayacağımı. Hem aklımı hem kalbimi dinlemeyi öğretmişti.
Annemsin, diyen Lâl'in sesiydi. O da benim annem olmuştu ve bir insanın sessiz çığlıklar atabileceğini göstermişti. Korkularını ve ne olursa olsun o korkuların üzerine koşmayı.
Kardeşimsin, diyen Mutlu'nun sesiydi. Bütün acılara, dayaklara, nefrete ve ötekileştirmelere rağmen çığlıklarıyla ne ve neşesiyle bana gülümsemeyi öğretmişti.