Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Tuğba
Tuğba
@kitapsevenmuallime
Okumayı ve okutmayı seven bir öğretmen...
İnsta: kitapsevenmuallime
2024 Okuma Listem —> #231580727
Türkçe Öğretmeni
Çocuk Edebiyatı Yüksek Lisans
177 okur puanı
Nisan 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Matthew, obsesif kompulsif bozukluğu yaşadığı için evinden hatta odasından pek çıkamayan, dış dünyayı evinin penceresinden izleyen 12 yaşında bir çocuktur. Bir gün yaşlı komşularına emanet edilen küçük torunu ortadan kaybolur, onu son gören kişi ise Matthew’dir. Matthew pencesinden gözlemledikleriyle dedektifliğe soyunur ve küçük çocuğu kendince arama girişimlerinde bulunur, yalnız bir sorun vardır Matthew küçük çocuğu bulmaya çalışırken kendini hapsettiği o küçük akvaryumundan çıkmaması gerekmektedir. Bakalım bunun için neler yapacaktır?
Aile, arkadaşlık, komşuluk üzerine harika bir kitap. Akran zorbalığında zorbalık yapan tarafla da empati kurup altındaki sebeplere eğilme fırsatı vermiş, OKB konusunda farkındalık oluşturan, aile kavramını hem Matthew hem de komşularının aile hikayeleri üzerinden işleyen, öğretmen zorbalığının yıkıcı etkisini acı şekilde gösteren, kalın sayılabilecek bir çocuk kitabı olmasına rağmen fazla akıcı, yer yer duygulandıran harika bir kitap.
6.sınıf ve üstü için uygundur.
Öğrenci tavsiyesi: Gıcıkgiller Apartmanı
Sınıfça Yusuf Asal’ın Patatesspor’una bayılınca, gördüğü gibi kapmış Gıcıkgiller Apartmanı’nı :) Ben de ondan kapıp okudum hemen, hep onlar kapacak değil ya :)
Yusuf Emre ve Gıcıkgiller Apartmanı sakinlerini; içtenliklerini ve güzel ilişkilerini çok sevdim. Ama en çok da Yusuf Emre’nin duyarlılığını… Yusuf Emre “İnsanlık” kelimesinin kurtarılması gereken vahim bir durumda olduğunu fark edip kolları sıvıyor. Bir yandan bu çabasını diğer yandan apartmanda yaşadıklarını, apartman sakinlerinin birbirinden renkli hallerini tam olarak ağzım kulaklarımda bir halde okudum diyebilirim :)
“Bir insan uyuyan bir köpeği neden tekmeler?”
Yusuf Emre haberlerde görüp kafasına takılan bu soruyu belediye başkanından, cumhurbaşkanına kadar herkese yazarak soruyor. Çünkü “insanlık” ciddi bir tehlike altında ve kurtarılması gerekiyor.
Bu soruyu ben de Yusuf Emre ile birlikte defalarca sordum kendime:
Evet, bir insan uyuyan bir köpeği neden tekmeler?
Okurken güldüğüm, fazlasıyla keyif aldığım, sevdiğim bir kitap oldu. Seriyi tamamlamayı da çok isterim. Kitabın sahibi öğrencimde aynı fikirdeymiş, seriyi tamamlayacakmış:) Teşekkürler Yusuf Asal.
Not: Kitapta birkaç yerde göze batan yazım hataları ve satır sonları var ama çok az, fark edilip bir sonraki baskısında düzeltileceğini umut ediyorum.
5. sınıf üstü için tavsiyedir.
Çizgi roman tarzında, harika çizimleri ve çok anlamlı konusuyla: Kalpsizler
Kötü duyguların zihne ket vurduğu ve insanların kalbini alıp hissizleştiren bir çözeltiyle saklamanın bunun çözümü olacağıyla ilgili bir teori ortaya atılır ve iyi bir reklamla hızlıca yayılır. Tüm insanlar kalplerini aldırmaya başlar, bir kişi hariç: June.
Kalplerini aldıran insanlar artık daha başarılı ve daha odak sahibi olmuşlardır ama kötü duyguları ile birlikte iyi duygularını da kaybetmişlerdir.
Hissizleşen ablasının alınan kalbinin peşine düşen June, kalbini aldıran ama tekrar hissetmeye başlayan Max ile karşılaşır ve macera başlar.
Kitapta öyle süslü, altı çizilecek, ders çıkarılacak cümleler yok; olduğunca sade bir anlatımı var fakat duyguların önemi ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Bazen kötü duygularımızın yok olmasını isterken aslında insanı “insan” yapan şeyin iyisiyle kötüsüyle sahip olduğu tüm duyguların toptan hali olduğunu unutabiliyoruz, kötü de olsa o duygular bizim, hatta belki de iyi birçok duygunun temeli de onlara ait.
Konusu ve çizimleriyle çizgi roman sevenlerin bayılacağı, kitap okumayı sevmeyenlerin bir çırpıda okuyacağı bir kitap.
Her yaştan okura tavsiyedir
Okur Takip Önerileri
Öğrenci kitap kulübümüzün ilk kitabı: Dersimiz Namaz
Namaz konusunu “nasıl”dan çok “neden” sorusu ile öğrencilerini düşünmeye sevk ederek anlatan ve namazı sevdirmeyi hedefleyen Halis Muhlis öğretmeni ve öğrencilerini anlatan bu kitabı biz çok sevdik
Namaz, abdest, ezan ve duaların hikmetleri üzerine güzel nüansların bulunduğu; İdris Takacı, Safinur Tazenane gibi karakterleriyle güldüren, “bittiğinde namaz kılmak istedim öğretmenim” dedirten bir eser.
5. Sınıf ve üstü için uygundur.
Günün kitabı: Sayfalar Arasında Bir Yolculuk
Kütüphanedeki kitaplar kendi aralarında fısıldaşırken aniden bir çocuğun yakınlarına geldiğini ve alt raflardan birine bir kitap bıraktığını görürler, oysa bu onlara göre bir kitap değil, defterdir. Onu aralarında istemez, dışlarlar; ta ki küçük kitap onlara kendi hikayesini anlatana kadar…
Kitabın iki ana karakteri: Ediz ve Bilge Kitap
Kitap iki hikaye üzerine kurulu: biri insanların dünyası, diğeri kitapların…
Bir yanda ailesinin hayallerine ket vurduğu, kendi hikayesini bir kütüphane rafına terk etmek zorunda kalan bir çocuk; diğer yanda insanların nadiren uğradığı bir rafta yer alan, okunamamaktan korkan, kendi tozunu kendi savuran kitaplar…
Ediz’in hikayesi hepsini sarıp sarmalamış #sayfalararasındabiryolculuk ‘ta harmanlayıp bize sunmuş.
Hem yetişkinlerin hem de çocukların payına düşeni alacağı harika bir hikaye.
3,4.sınıf üstü için uygun… elimden görüp rezerve eden 6.sınıflarıma da gönül rahatlığı ile vereceğim
İlk önce filmini izlediğim kitaplardan, yıllar yıllar geçti üstünden ama hala birçok sahnesi zihnimde capcanlı. Kitabı olduğunu da sonrasında öğrenmiştim ama okumak nasip olmamıştı.
August, doğuştan yüzünde fiziksel bir deformasyonla dünyaya gelmiş bir çocuktur. Bugüne kadar eğitimini evde annesinden almıştır ama annesi bundan sonrasında bir okulda yaşıtlarıyla eğitim alması gerektiğini düşünüp onu bir devlet okulunda 5.sınıfa yazdırır ve August’un hikayesi burada çok başka bir boyut kazanır.
Bu okulda harika çocuklar da vardır, zorba olanlar da.
Ailenin ve sevginin gücünü buram buram hissedeceğiniz, yer yer duygulanacağınız ama çoğunlukla yüzünüzde bir tebessümle okuyacağınız bir hikaye.
Kitaptan sonra filmini de izlemenizi tavsiye ederim
Aleksa, Tom, Michael ve Josie isimli dört arkadaşın bulunduğu sınıfa bir gün Ahmet isminde sessiz ve gizemli bir çocuk gelir ve arka sırada oturmaya başlar. Teneffüslerde ortadan kaybolan Ahmet’in gizemi bütün okulda zengin ya da suçlu bir çocuk olduğu yönünde yayılmaya başlarken kitabın harika dörtlüsü Ahmet’le arkadaş olmaya çoktan karar
Öğretmenlerinin verdiği tren hikayesi ödevi için baş başa veren öğrenciler başlarlar çalışmalar yapmaya. Önce yolculuk noktalarını belirlerler, birçok güzel fikirden sonra uzaya giden bir treni anlatmaya karar verirler. Bunun için yeni kelimeler, deyimler avlamaya başlarlar; sonra o kelimeleri orijinal yöntemlerle saklarlar. Uzayla ilgili araştırmalar, farklı türlerde okumalar, birbirinden güzel yazı alıştırmaları yaparlar ve hikayelerini oluştururlar.
Yazma becerisini geliştirme adına yol gösterici harika bir kitap. Okurken çok keyif aldım. Özellikle Mert Arık’ın hikayelerine okuyucularını da dahil etme yöntemini çok beğendim.
öğrencilerimle faydalanacağım harika bir eser olmuş.
Yakın zamanda tüm çocuk kitap listelerinde baş köşeye yerleşen ve “mutlaka okumalısınız” ifadeleriyle yer alan o kitap: Ayvayı Yedik Müzesi.
Hak ediyor mu? Evet!
Kitabın baş kahramanı çılgın mı çılgın bir babaanne. Her eve, her çocuğun hayatına lazım cinsinden bir yetişkin. Hayalperest, hayallerinin peşinden gitmekten çekinmeyen, sıra dışı, renkli, hayat dolu…
Babaannemiz bir gün tren ile dünya turu yapmaya karar verir ve tam tren kalkarken torunu Rüya’ya “ bu sana verebileceğim çok özel bir hediye” diyerek bir ayva verir.
“Önemli olan neyi anlattığın değil nasıl anlattığındır.” öğretisini sürekli torunlarına aşılayan babaannesinin verdiği bir ayva ile bakalım Rüya neler yapacaktır?
“Yanlış yapmadan doğruları bulamazsın evladım! Önce hata yapmayı öğrenebilirsin! Herkesin hata yapmaya korktuğu bir yerde, sen yanlış yaparak da doğrulara ulaşabilirsin.”
Hayallerinin ardından hata yapmaktan korkmadan gitme öğretisi üzerine kurulmuş harika bir kurgu.
Okuyalı epey oldu ama paylaşamamıştım, oysa çok çok çok beğenip şiddetle tavsiye edeceğim bir kitap oldu.
Üstenci, anlaşılmaz, anlaşılsa da uygulama da sorun olan kitaplardan hiç değil. Salih Uyan’ın kendi öğretmenlik ve ebeveynlik deneyimlerini sosyoloji eğitimiyle harmanlayıp sunduğu bilgilerin tüm ebeveynlere ve eğitimcilere faydalı olacağına inanıyorum. En fazla işaretlediğim kitaplardan biri oldu, her satırı kıymetli. Mümkün olsa bütün sayfalarını paylaşmak isterdim…
Anlattıklarıyla, öğütleriyle kıymetli oluşu kadar anlaşılırlığı ve akıcılığı ile de çok kıymetli, bu tarz eserlerde bunu yakalamak kolay olmuyor.
Cengiz Aytmatov’un Kırgızistan’ın doğasını kelimelerle resmeden o güzel, içten, şiirsel anlatımıyla harika bir eserdi.
Filmi kitabından daha ünlü olsa da kitabı daha çok beğendiğimi fakat sonu itibariyle filmdeki son sahneyi kitabın sonuna göre daha etkileyici bulduğumu da söylemek isterim. Zaten filmde en çok o sahneyle ün kazanmıştır.
Kitabın beğenmediğim tek kısmı olayları ve bunlara karşın duygularını Asel’den dinleyememiş olmak. Herkes konuşmuş bir tek hikayenin merkezindeki Asel susmuş… Onun da bu hikayede payına düşen bu olmuş maalesef.
Okuyunuz
Yaşar Bayraktar’dan ilk ve ortaokul seviyesine uygun harika bir eser.
Özellikle günümüzde çocukların bile dolardan, ekonomiden ve yatırımlardan konuştuğu bu dönemde eğlendirirken bilgilendirecek çok güzel bir eser olmuş.
Bir yetişkin olarak ekonomiyle ilgili hakim olmadığım birçok konuyu kitap sayesinde anlamış oldum.
Kitap her ne kadar ekonomi üzerine kurulmuş olsa da alt metninde sürekli gelişim ve değişimin etkisinde kalan düzene karşı okulun da alışıldık şekilde devam etmesinin aksine değişimlere uğrayarak yenilenmesinin yeni jenerasyon açısından faydası üzerinde durulmuş ve okulun sadece bilgiyi aktarmak değil yaşayarak öğrenmenin ana merkezleri olduğu ve olması gerektiğinin altı güzel çizilmiş.
“Okul, insanları hayata hazırlamak için kurulmuş bir yapıdır. Okul, ilk başlarda çocukların yaşamlarında işlerine yarayacak bilgileri alması ve hayata hazırlanması için gerekli bir yapıydı yalnız hayat değişti, güncellendi. Okul ise yerinde saydı.”
Bir okul müdürünün öğrencilerinin kendi parasını yönetme, tasarruf yapma, birikim sağlama becerilerini geliştirme üzerine kurduğu Ekonomi Okulu, sadece çocukları değil yetişkinleri de bir çok konuda aydınlatacak nitelikte.
Kitabın sonunda yazarın oluşturduğu kurguyu kendi hayatıyla bağdaştırarak, birikime yönlendiren deneyimlerini paylaşması da dikkat çekici. Her baskıda güncellenecek bu bölümün gidişatını merak etmiyor değilim :)))
Farklı, faydalı, keyifli bir eser.
Haftanın kitabı…
Bilseydim bu kadar güzel olduğunu, bekletir miydim hiç 2016’dan beri öylece kitaplığımda :(
Canım Çocuk ve Öğretmen Kulübüm sayesinde sonunda okumuş oldum. Açıkçası “büyük ihtimal yarısında kalırım ama yine de bir deneyeyim” düşüncesiyle okumaya başladım, ilk başlarda ben yazarı galiba anlayamayacağım fikrine de kapıldım ama 20. sayfalardan sonra bir anda kaynaşıverdik… Sonrası zaten su gibi.
Evet su gibi akıyor ama öyle üst üste, bir çırpıda okunacak bir kitap da değil. Belki her gün, her öğünde bir bölüm… Saatlerce okunacak değil ama saatlerce üzerine düşünülecek bir kitap.
Kitap 61 mektuptan oluşan bir deneme.
Yazar “Unutulan mektubun kefareti” diye başlıyor ve kefareti yazdığı 61 mektup ile ödüyor; tıpkı bozulan orucun 61 günlük kefaretle ödenmesi gibi.
Her mektubun ayrı bir konusu var; deprem, sosyal medya, vurdumduymazlık, merhamet, insanlık, arkadaşlık, dostluk derken kendinize, çevrenize, dünyaya dair her şey bu mektupların satırları arasında…
Kitap fazla alıntı içermesiyle en çok eleştirilmiş ama benim gözüme çok da batmadılar; çünkü çok güzel, yerinde kullanılmış. Hatta bu alıntılarla daha çok beğendiğimi söyleyebilirim. Yazarın anlatımı da o kadar güçlü ki bu alıntılar yazarın anlatımını asla gölgede bırakmamış.
Yazar Ali Ural’ın iyi bir kitap okuyucusu, bilge bir şahsiyet olduğunu da her sayfada fazlasıyla hissettim. Hayran kaldım. Yüreğinize sağlık Ali Ural
10/10 puan verdi
Kitabı bundan seneler önce bir kere daha okumuştum, öğrencilerimle oluşturduğumuz kitap kulübü vasıtasıyla tekrar okumak nasip oldu.
İnşallah Şubat’ta bilgi yarışmasını da gerçekleştireceğimiz bu kitap; eğlenceli, ilgi çekici, Mehmet Akif’i okuyucuyu yormadan her yönüyle tanıtan harika bir anlatıma sahip.
Mehmet Akif yalnızca İstiklal Marşı
Kitabın konusu, yaralı bir turna kuşuna aile olmayı seçen Jadran ve kardeşi Josh’un hikayesini anlatmaktadır.
Jadran iri cüsseli; kocaman ve masum kalpli özel bir çocuktur. Kendisinden beş yaş küçük kardeşi Josh’un bu hayattaki en önemli görevi abisine sahip çıkmaktır. Bir gün yaralı bir turna kuşunu sahiplenir ve ona Filizcik adı verirler. Filizcik’i yeniden ailesine kavuşturmak için evden kaçan bu iki çocuk, aynı zamanda kendilerinin de yeniden aile olabilme mücadelesini vermektedir.
Jadran’ın masumiyeti, Josh’un abisine bağlılığı, anne ve babanın çocuklar üzerindeki etkisi ve yoksunluğunun bıraktığı izler etkileyici bir dille anlatılmış.
Kitabın sevdiğim bir diğer karakteri de üvey kız kardeş Yasemin’di. Klişelerden uzak gerçek bir kız kardeş portresi…
Bu kitapta kötü insan yok; herkesin kendine yakın bulacağı belki de kendine dair bir nokta yakalayacağı, dersler çıkarabileceği hiç olmazsa kalbine dokunacağı güzel bir hikaye…
