Aşk. Bu kitabı incelemeye aşk kavramıyla başlamak istiyorum. İncitmekten korkan, güzelce seven aşklar. Uzaktan yaşanan aşklar. İhanet, yalnızlık, affetmek...
Tüm bunların yanı sıra eğitim aşkı, memleket aşkı. Anadolu'yu gezerek görev yapan bir öğretmenin sergüzeştlerin anlatıldığı bu kitabın tesiri altında kaldım. Dilimde o dönemden kalma eski kelimelerin naifliği kaldı bende.
Aşk için harcanmış yıllar ve verilen emekler... Bir tarafta beşeri bir aşk için kaybolan yıllar diğer taraftaysa eğitim aşkı için bir öğretmenin öğrencilerine kendinden verdiği parçalar...
EK 1:
Çalıkuşu
Yazar, eğitimci ve müfettiş olan Reşat Nuri Güntekin'in bir eğitimci olarak eğitime ve Anadolu'ya ait bilgisiyle, yazma yeteneğinin birleştiği bu eser; ayrıca milli mücadele döneminde yaşamış olması eseri bir başucu kitabı haline getiriyor.
EK 2:
Çalıkuşu
Mustafa Kemal Atatürk, Çalıkuşu romanını bir gecede harp çadırında bitirmiş uzun uzun düşüncelere dalmıştı. Romanın etkisinde kalan Atatürk, sabah kalktığında yanındaki yaverine, ''gece çok güzel bir kitap okudum'' der.
Atatürk'ün eğitime verdiği önemi, vatan aşkını bu kitapta bulduğunu bu yüzden bu kadar çok sevdiğini düşünüyorum.
Ankara'da Bulgar Kooperatif Tiyatrosu'nun oyuncularıyla sohbet ederken ''gençliğimi bıraktım Sofya'da'' demiş... ''Bir kız sevdim ama, bana vermediler...''
youtu.be/aODreu5m7DQ
"Sonra aramıza şehirler girecek, hiç karşılaşmayacağız. Tesadüfler bile bir araya getiremeyecek. Sonra belki birimiz öleceğiz, diğerimiz hiç bilmeyecek..."