Bir kitapta ne ararız ki? Macera, akıcılık, canlı karakterler, hayal gücümüzün sınırlarını zorlayan mekanlar, çoğu bildiğimiz ama yazarın yeteneği sayesinde okumaktan kaçınmadığımız daha bir sürü şey. Ben de “Rüzgarın Adı”na böyle başlamıştım. Ama daha ikinci sayfasında farklı, beklenmedik şeyler olmaya başladı. Kahramanlar parıldayan kılıçlarını karanlık yaratıklara savurmuyorlardı, büyücüler ellerinden alevler saçmıyor, bir görev adına kıtaları baştan başa kateden kahramanlar çıkmıyordu ama bir dakika kahramanlar yine oradaydılar ve kılıca benzer bir şeyleri vardı; büyücüler, isimleri farklı da olsa ellerinden ateş çıkaracaklarının vaadi oradaydı, kıtaları baştan aşağı bir görev adına gezen kimse yoktu ama macera peşinde koşarken bir sürü değişik yer gözümüzün önünden geçiyordu. Her şey, beklenmedikti. Kvothe’nin Hikayesi ve birinci gün bittiğinde uzun süre etkisinden çıkamadım. Üçüncü kitap gelsin artık!!!!!!