Avrupa tarihine ilgisi olanlar için giriş kitabı.
Bu küçük kitap Avrupa tarihi hakkında kronolojik sırayla kısaca anlatıyor. Bu kitaptan ilginizi çekecek konular hakkında giriş niteliğinde kısa bilgiler aldıktan sonra konular üzerinde derince yoğunlaşabilirsiniz.
Hiçbir bilginiz olmasa bile merak uyandıracak içeriğe sahip.
Meraklılarına tavsiyedir okuyun okutunuz.
1913 yılında yaşanmış olduğu varsayılan bir anı üzerinden "insan" denen varlığın içindeki "iyi-kötü" savaşını çıplak bir gerçeklikle yüze vuran bu kısa kitaptan; yakın çevremizde olan ve bazen "hissiz" gibi görünen kişilerin de bir iç dünyası olduğunu ve bunu rol yaparak sakladığını daha iyi anlıyorsun.
Kendini ne kadar sert yargılasa da, insan "en kolay" yine kendini affediyor.
...
Zweig'in daha önce "bir kalbin çöküşü" kitabını okumuş ve yırtıp atmıştım; bugün aynı kitabı bir kez daha almış olduğumu farkedip onu da yırtıp attım.
"Olağanüstü bir gece" kitabını okudum; bir kaç alıntı da paylaştım, vurucu bazı cümleler var fakat boş ve tırt bir yazar olduğunu düşünüyorum artık, bu kitap iyi olsaydı "satranç" kitabını da okuyacaktım.
Yukarda kendi görüşlerimi paylaştığım (abartmış olabilirim) kısım haricinde kitabı beğenmedim.
...
Bence "kendini ifade etmek isteyen" , bol kitap okuyan kişiler çok daha iyi kitaplar yazabilir ve yüzlercesi de yazdı zaten.
Güle güle Zweig bi daha görüşmek istemiyorum...
(...) hayatı anlamlandırma saplantısında bir kitaptan diğerine sürükleniriz, bir roman okuruz ve evet tam da beni anlatmış bu karakterler diye düşünürüz, ama o karakterin sınıra götürdüğü hiçbir şeyi göze almamışızdır hayatta, (...)
Bram Stoker'ın 1897 yılında yayınlanan gotik korku romanı Dracula’yı bilmeyen yoktur. Dracula, Stoker’ın bir kurgu karakteri olmasına rağmen -aralarında benim de bulunduğum- birçok kişi, geceleri kana susamış halde tabutlarından çıkan vampirlerin varlıklarına inanır ya da inanmak ister. Hatta keşke vampir olsam diyen, vakti geldiğinde vampir
Anlatımı sade, anlaşılması kolay, okunması gayet akıcı 355 sayfa oldukça kalın diyorsun okurken olayların içine öyle bir dalıyorsun ki bir bakmışsın sona gelmiş.
Kitap 8 yaşında bir çocuğun ondan bir kaç yaş büyük abisinin, onlara insanları sevmeyi öğretmeye çalışan babalarının ve bulundukları çevrede iyi güzel insanlarla, tam tersi olan insanların yaşamlarını hayata bakışlarını ,olaylar karşısında düşünme tarzlarını ,doğru bildikleri yanılgılarını anlatan ve daha pek çok insanı vasfı bünyesinde bulunduran bu konularda okura alması gereken dersi veren gerçekten güzel bir eser. Bütün bunları ise 8 yasinda bir çocuğun gözüyle bakış açısıyla oldukça başarılı bir şekilde okuruna yansıtmış yazar belki de bu yüzdendir bu kadar başarı kazanıp beğenilmesi.
Birde kitabi okumadan yorumlara bakan biriyim kitap için ırkçılık yapılmış diye olumsuz eleştiri yapıldığı olmuş ben okurken orda ırkçılık yapıldığını degil zaten o dönemlerde bunlar yapılıyordu siyahlar beyazlar olayi vardi bu olaylara kitap kahramanları aracılığıyla karsi çekildiğini yanlis oldugunun vurgulanmaya çalışıldığını gördüm.
Son olarak kitaptan çok beğendiğim Alıntı ile yorumumu sonlandirayim
* "Ama başka insanların yüzlerine bakabilmek için ilk önce kendi yüzüme bakabilmeliyim.Başka insanların çoğunluğunun düşüncelerinden bağımsız hareket eden tek şey insanın vicdanıdır."
İzmir'in Van Gogh'una
Van Gogh hakkında okuduğum en güzel kitaplardan biriydi.
Kitap kısa bölümlerden oluşan, şiir diline yakin bir anlatım şekli olan Ferit Edgü nün yazdığı bir kitap.
Van Gogh yüz yıl sonra
Van Gogh yüz yıl sonra yaşamış olsaydı öldükten sonra değeri bilenen sanatçılardan biri olacağını bilip de huzura kavuşan biri olabilirdi ama insanın kıymeti öldükten sonra bilinir sonuç olarak .
Kitapta çok fazla altını çizdigim tekrar tekrar okuduğum yer vardı.
Van Gogh da, küçük adı Vincent (Hollandaca Zafer demek)
Adı Zafer olan ve tüm yaşamı yenilgilerle geçmiş bir insan! Yenilgiyse yenilgi! Yazgıysa yazgı!
Yaşamın sillesini yemekse, yaşamın sillesini yemek! Ama tüm bunlara karşı resimlerdir.
Gün boyu yaratılan, gece boyu düşlenen resimler.
-Kimse bana kim olduğumu sormadı. Adımı ben kendim söylüyorum ve resimlerimi bu küçük adımla imzalıyorum: Vincent-Zafer. Geleceğe inanıyorum.
Kitaptan bir alıntı ve Van Gogh için anlamı değerinden büyük cümleler
Cinayetin işleneceğinin bilinmesine rağmen hiç kimsenin inanmadığı için harekete geçmediğinden olayın gerçekleşmesi ile başlayan kitapta karakterler çok fazla ve isim soy isimle belirtildiğinden okurken ara ara bu kimdi diye düşündürüyor. Ana mesajı güzel olmasına rağmen dilini çok sıkıcı bulduğumdan bir çırpıda okuyup bitiremediğim bir kitap oldu.
Hem toplumun duyarsızlığını hem de kader konusunu ayni anda düşündüren bir kitap olmuş.
Kitaptan bir alıntı ile incelememi bitirirken kaderin varlığının bir kere daha ispat edildiğini anlıyorum
"Kader bizleri görünmez kılar."
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177.6k okunma
İşte Güneş Geliyor /Bâlâ Atabek
Seslendiren : Dolunay Soysert
Dinleme Süre: 4 saat 43 dk.
Oyunculuğuyla tanıdığım Bâlâ Atabek'in kitaplarının olduğunu tesadüfen
Storytel Türkiye 'de ne dinlesem kimin sesinden dinlesem diye araştırma yaparken
öğrendim.
Kitaptaki bütün bölümlerin başlıkları Beatles şarkılarının isimleriyle adlandırılmış.
Zevkle okuduğum, yer yer kalbimi sorguladığım, gözlerimin yaşardığı bir kitap oldu “OD”…
Yunus Emre nin gönlünün incelik safiyet ve berraklığıyla beraber bu yollardaki çekilen meşakkatlerin asla ama asla boşa olmadığını, kendinin bile haberi olmadan nice mertebelere çıktığını hayretle okudum…
Mübarek bir keresinde odunlarını bağlayacak ip
Fatma Barbarosoğlu bir Türkiye fotoğrafı için bir davranışlar albümü olarak tanımlamış kitabı. Bilmem daha bir ek yapmam gerekir mi?
Bir seyahatimde okumamın etkisi de bir başka oldu. Kitabın her bir kısmı anlam kazandı gözümde. Yol
Enkaz altından çıkan kitaptan altı çizilmiş bir sayfa...
“İnsanoğlu böyle geçicidir. Kendi varlığına en çok inandığı, sevdiklerinin anılarında ve kalplerinde derin izler bıraktığını sandığı yerlerde bile hızla silinip gider.”
- Genç Werther'in Acıları-