İsviçre'nin Bern şehrinde Lisede görevli olan antik diller öğretmeni Gregorius, hayatına son vermek üzere olan bir kadının kurtarıcısı oluyor. Portekizli olan kadından öğrenmiş olduğu bir sözcük öğretmeni bir sahafa götürüyor. Kitaplar arasında bulduğu Portekizli yazar Amadeu Prado'nun kitabı olan 'Sözlerin Kuyumcusu' dikkatini çeker. Kitaptan okuduğu bir söz hayatını değiştirmeye yön vermektedir. Yazar ve yazarın kitabı hoşuna gidiyor. Kitaplarla haşir neşir olan kitap kurdu Gregorius, yazarın hayatını öğrenmek için bir gece ansızın, bulunduğu yerde yaşadığı hayatını geride bırakarak Lizbon'a gider. Oranın ne dilini, ne geleneğini ne de kimseyi biliyor, tanıyor. Onun için bilmek tanımak önem arz ermezken ama bir şeyi öğrenmek ve onunla hayatında bir şeyleri değiştirmeye adım atmak daha önemli. Bununla gelen her yeni bilgiye açık olur.
Hayatına son vermek isteyen kadın kimdir? Raimund Gregorius'un dikkatini çeken nasıl bir söz oldu?
Armadeu Prado hakkında neler öğreniyor? Öğrendikleri hayatına nasıl etki ediyor?
Bu soruların cavabını ararken aynı zamanda kendimize birer pay çıkartabiliyoruz.
Kitap içinde kitap okumak, hakkında bilgi sahibi olmak, içsel bir yolculuğa çıkmak güzel oluyor.
Başlarda biraz sıkıcı geldi çünkü hemen okuyayım bitsin öyle bir kitap değil felsefi anlamın da düşündüruyor
Ama okudukça sayfalar ilerledikce kitap akıp gitti.
Kitabın film de varmış en yakın zamanda izleyecem bakalım kitapla aynı tadı verecek mi?
Kim istemez ki karakterimiz gibi ansızın bir trene binip her şeyden uzaklaşmayı?