Kitabın yarısına geldim sayılır, bi burada söylemek istediğin şeyler var.
Kitabı ilk elime aldığımda otobüsteydim ve Kelebek, Zeytin ve Leylek konuşurken nakkaşlık hakkında anlattıkları dokuz eşsiz hikaye hariç yeteri kadar dikkatli okumadım ne diyeyim. Katilin kim olduğuna dair bir tahminim yok.
Ama beni yumuşak ve nasırlı elleri arasına alan bu güzel kitap ilk defa aynı anda birden fazla kitap okuma alışkanlığımı da söktü içimden. Elime başka kitap alamıyorum; kitabın tarihi, tadı, anlatımı, betimlemeleri, söz oyunları, konusu, gizemi, yoğunluğu, şehveti arasında çok huzurluyum. Spoiler vermek istemiyorum 186. sayfa, 202. sayfa, Şeküre, Enişte, Çocuklar, Kara, Hayriye, Ester… Tüm karakterler, düşünceler, hikayeler öyle zarif ki ben anlatamıyorum. Orhan Pamuk anlatmış, aklınızda okumak varsa lütfen bugün başlayın.
Osmanlı’nın bu halini zaten çok seven biri olarak biraz eleştiririm genelde kitaplardaki eksikleri, burun kıvırırım. Bunda ise bırakın yanlışları parmakla göstermeyi öğrendiğim şeyler oldu. Listemin birinci sırasında İstanbul’da bulabileceğim minyatürleri ve nakkaşları gezmek.
Devamı kitabı bitirince gelecek…
Ben güzel bir şey bitirince düzgün konuşamıyorum, en sevdiğim üç kitaptan biri artık… 11/10 ne diyeyim.