"şimdi akşam. çiçekli, baharlı ortaokul günleri çok uzakta kalsa da rüzgârın uğultusunu dinlemekte bir beis yok artık. halden anlamak için mi saklamışız birbirimizi?
de bana; o geniş kanatlı kapılar sessizce ve bütünüyle arkamızda kapanırken diz dize olalım diye mi?.." nb
"kalabalık beni sahiden sıktı. ben ikide birde böyle oluyorum bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen da hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. bu nefret filan değil... insanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile.. sadece bir yalnızlık ihtiyacı. öyle günlerim oluyor ki, etrafımdan küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birilerini arıyorum. bütün bu beynimde geçenleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. o zaman nasıl hazin bir hal aldığımı tasvir edemezsiniz....."
"doğa, yavaş yavaşyükselen güneşle birlikte başlıyor günlük serüvenine. hep birlikte uyanıyoruz. hep birlikte yaşayacağız gelen günü. birimiz diğerimizden
ne daha az ne daha çok var olacak. her șey yan yana ve her nasılsa öyle.."
"lakin bu beklenmedik neşe anı kısa sürüyor, içimden derhal duygularına esir düşmeyi reddeden mantıklı, çatık kaşlı, beton suratlı biri çıkıyor, beni hayalci olmakla suçluyordu..."
" fark ettiniz mi bilmiyorum ama insan layık olmadığı şeyi üzerinde taşıyamıyor.
bilgi fazla gelirse kibirleniyor, haksız yere zenginleşirse görgüsüzleniyor, samimiyet-siz ilişkide gösterişli oluyor. neyin fakiriyse onun zenginiymiş gibi davranıyor..."
hmmm